17 Haziran 2019 Pazartesi

İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNDE İŞ MAKİNELERİ


İNŞAATLARDA İŞ MAKİNELERİ

İş makineleri iki gruba ayrılırlar;
-Sabit konumda çalışan araçlar
-Yer değiştirerek çalışan araçlar

Sabit konumda çalışan araçlar;
Bunlarda aracın toprak işini gerçekleştiren donatısı ana bölüm üzerine mafsallanmıştır. Bu ana bölüm donatının çalışması sırasında belirli bir konumda yer değiştirmeksizin sabit kalır. Bu tür araçlar özel olarak kazı ve yükleme amacına yöneliktir. Genellikle ekskavatör adıyla tanınırlar.

Yer değiştirerek çalışan araçlar;
Bu araçlara az ya da çok rijit biçimde özel donatılar bağlanmıştır. Toprak işlerini gerçekleştirecek bu donatıların hareketleri aracın tüm olarak hareketi ile sağlanır. Bu araçlarla kazı, yükleme, taşıma, boşaltma gibi birçok işlem gerçekleştirilmektedir. Dozerler, skreyperler, greyderler bu tür araçlardandır. Ayrıca taşıma işlevlerini yerine getiren kamyonlar, damperler vb. bu sınıfa giren önemli araçlardandır

Ekskavatör
Ekskavatörler, kazı ve taşıma araçlarına yükleme işlemlerini yapan bir toprak işleri aracıdır. Belirli bir sabit konumda çalışmasını sürdürür. Ekskavatörler esas olarak bir platformdan oluşur. Platform düşey bir eksen etrafında döner. Dönüş açısı 360 derece ya da daha sınırlı olabilir.

Dozer
Dozerler, bir traktör ve uçları bu traktöre mafsallanmış değişik biçimlerde çelik bir bıçaktan oluşurlar.Bu bıçak yatay bir eksen etrafında dönerek kazı açısının ayarlanmasına olanak verirler. Zemini kazmaya, sürüklemeye ve yaymaya yarar.
Bıçağı traktör eksenine dik olan dozere ‘buldozer’ denmektedir. Bıçağın traktör eksenine dik olmaması durumunda dozer ‘angldozer’ adını alır. Bıçağı, kesici kenarı arazi yüzeyi ile açı yapacak biçimde dönebilen dozerler ‘tiltdozer’ diye adlandırılırlar.

SKREYPER
Skreyper, bir traktörle çekilebilir, ya da kendi motoru ile birlikte bir bütün oluşturur. Birincisine ‘çekilen skreyper’ ya da ‘traktör-skreyper’ , ikincisine ‘motor-skreyper’ denir. Motorlu skreyper zemin çok sert olmadığı ve fazla sıkıştırma gerekli görülmediği zaman toprak işleri işlemlerinin tümünü birden gerçekleştirebilir.

Zemini kazabilir, sandığına yükleyebilir, depo yerine kadar taşıyabilir, uniform tabakalar biçiminde yayarak boşaltabilir, tekrarlanan geçişlerle belirli ölçüde sıkıştırma sağlayabilir.

GREYDER
Greyder, hafif toprak işlerinde kullanılan ve çalışmada büyük esneklik sağlayan bir araçtır. Greyderlerin şasisi uzundur. İki dingil arasında kıvrık bir bıçak bulunur. Bıçak, dozerlerin değişik kullanım biçimlerindeki bütün hareketleri yapabilir.

KAMYON
Kamyonlar çoğu kez toprak işleri şantiyelerine göre değil genel kullanım amaçlarına göre tasarlanmaktadırlar. Bununla birlikte, karayolları üzerinde uzun mesafelere taşıma gerektiğinde iki ya da üç dingilli kamyonlardan toprak işlerinde yararlanılmaktadır.

DAMPER
Damperler, toprak işlerinde yaygın biçimde kullanılan taşıma araçlarıdır. Bazen kamyonlar sınıfı içerisinde gözönüne alınmalarına karşın bazı özellikleri ile kamyonlardan ayrılırlar.

Damperlerin tekerleri geniştir. Böylece iyi bir aderans sağlar ve gevşek zeminlerde kolaylıkla batmaz. Arka tekerleğin çapı da büyüktür. Süspansiyon düzeninin çok basit olması karayollarında seyrini engelleyici niteliktedir. Şasisi kısa olduğu için küçük yarıçaplı kurbaları dönebilir.

ULAŞIM YOLLARINA AİT TANIMLAR
Niğde Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü İş Makineleri Ders Notları

İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNDE ULAŞIM KONULARINA AİT TANIMLAR


Geçki: Karayolu, demiryolu gibi ulaştıma yapılarının, yuvarlanma yüzeylerinin ortasından geçtiği varsayılan eksen çizgisinin harita ya da arazideki izdüşümüdür.
Topografik harita üzerindeki izdüşüm tasarımlama, arazi üzerindeki izdüşüm yapım aşamasında söz konusudur.
Geçkinin arazide belirlenmesi: Kazık Çakma
Harita üzerinde belirlenen noktaların arazi üzerine aktarılması, kazık çakma işlemi ile gerçekleştirilir. Kazıklar, daire ve kare kesitlidir. (Aliymanda 30 metrede, kurbada 20 metrede bir çakılır)
Eksen kazığına 25 cm uzaklıkta ve kilometre artış yönüne göre sağ tarafta yazı kazığı çakılır. Kazığın eksene bakan yüzüne başlangıca uzaklığı yazılır (50+500 gibi). Ayrıca, kurba başlangıç ve son noktaları da gösterilir.
Boykesit Geçkinin düşey düzlem boyunca açılımından elde edilen grafiğe boykesit denir.
Boykesitte:
-Geçki üzerindeki noktaların kotları
-Noktaların başlangıca uzaklıkları
-Boyuna eğim
-Kurbalar
-Arazinin zemin durumu
-Yer altı suyu durumu
-Menfez, köprü
-Diğer ulaşım yapıları ile kesişmeler gösterilir.
Siyah Kot: Boykesitte, arazinin engebe durumunu gösteren çizgiye “siyah çizgi”, bu çizgi üzerindeki kotlara da “siyah kot” denir.
Kırmızı Kot: Yuvarlanma yüzeyi (yani toprak işinin bitmiş hali) üzerindeki kotlara “kırmızı kot”, kırmızı kotların oluşturduğu çizgiye de “kırmızı çizgi” denir.
Enkesit: Yol eksenine dik olarak yolun özel nitelikteki noktalarında alınan kesite “enkesit” denir. Her enkesitin başlangıca olan mesafesi belirtilmelidir (10+500 gibi). Eksendeki kot farkı, dolgu veya yarma yüksekliğini gösterir.
-Tamamı yarmada olan enkesite “yarma enkesiti”
-Tamamı dolguda olan enkesite “dolgu enkesiti”
- Bir kesimi yarmada, bir kesimi dolguda olan enkesite “karışık tip enkesit” adı verilir.
Kret Noktası: Yarma enkesitlerinde, şev çizgisi ile arazi çizgisinin kesişim noktasına “kret noktası” denir. Planda, kret noktalarının geometrik yeri ise “kret çizgisi” ni oluşturur.
Tesviye Yüzeyi: Yol üstyapısının inşa edilmeye başlanacağı, toprak işi bitmiş haldeki yüzeye “tesviye yüzeyi” veya “tesviye platformu” adı verilir.
Etek Noktası: Dolgu şevlerinde, şev çizgisi ile arazi çizgisinin kesişim noktasına “etek noktası” denir. Planda, etek noktalarının geometrik yeri ise “etek çizgisi” ni oluşturur.
Kafa Hendeği ve Kavalye: Yarmanın kret çizgisinin ötesindeki arazi yarmaya doğru eğimli olabilir. Bu durumda yamaç suları yarmaya girerek şev ve platforma zarar verebilir. Yarmalarda, şevleri ve platformu korumak için, kret çizgisine paralel 3-4 metre ileride yapılan hendeklere “kafa hendeği” denir. Kafa hendeği açılırken çıkarılan zemin ile sedde oluşturulur. Buna, kavalye denir.
Geçit yeri: Yol gövdesi oluşturulurken, dolgudan yarmaya veya yarmadan dolguya geçen kesimlere “geçit yeri” denir.
Geçit çizgisi: Geçit yerinde, kırmızı kotlarla siyah kotların eşit olduğu noktaların geometrik yeri
Geçit noktası: Platformda, geçit çizgisi ile yol ekseninin kesiştiği nokta
Altyapı: Bir ulaşım yolunda, taşıtların hareket edeceği yuvarlanma yüzeyine destek olan platformun ve tesviye yüzeyinin altında kalan toprak gövdeye “altyapı” denir.
Üstyapı: Tesviye platformunun üzerine, taşıtların hareket edebilmeleri için yapılan düzenlemelere “üstyapı” denir.
Sıfır Noktası: Bir yarma ve dolgu enkesitinde, eksenin platform çizgisini kestiği noktaya “sıfır noktası” denir. (Platform ekseni sıfır noktasından geçerse, yarma veya dolgu yüksekliği sıfır olur)
• Sıfır çizgisi: Sıfır noktalarının geometrik yeri (fiziksel olarak anlamsız)
• Sıfır poligonu: Tepe noktaları sıfır çizgisi üzerinde bulunan ve kenarları haritanın ölçeğine ve amaca göre belirli uzunlukta seçilen poligona denir.
Yarma: Sıfır poligonu kotundan daha düşük kotta arazi geçilmeye çalışılırsa, yarma,
Dolgu: Sıfır poligonu kotundan daha yüksek kotta arazi geçilmeye çalışılırsa, dolgu ortaya çıkar.
Enkesitlerin Belirlenmesi
• Toprak işlerinde alan ve hacim hesabı yapabilmek için, enkesitlerin elde edilmesi gerekir.
• Enkesit elemanları
- Doğal zemin kesiti
- Dolgu ya da yarmanın eksenden yüksekliği (boykesitten okunur)
- Platform
- Banketler
- Enine eğimler
- Şevler
- Yol platformu orta noktası ve platform ekseni

Enkesit Alanlarının Belirlenmesi
• Hesaplama
- Cebrik Yöntem
- Cross Yöntemi
• Geometrik
• Planimetre ile ölçüm
• Abak düzenlenmesi


ULAŞIM YOLLARINA AİT TANIMLAR
Niğde Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Toprak İşleri Ders Notları

14 Haziran 2019 Cuma

PREFABRİK BETON PARKE NUMUNELERİNE YAPILACAK DENEYLER VE UYGUNLUK KRİTERLERİ


Prefabrik Beton Parke Numunelerine Yapılacak Deneyler ve Uygunluk Kriterleri

DENEY
UYGUNLUK KRiTERLERİ
1.Fiziksel görünüş (Tüm numune)
Parke taşlarının yüzeyinde çatlak, kırık, çukur, döküntü, pullama veya soyulma bulunmamalı ve yüzleri düzgün ve köşeleri muntazam olmalı, simetri ve biçim bozuklukları bulunmamalıdır.
2.Malzeme Özellikleri
Üretimlerde kullanılacak olan agrega, çimento, su, kimyasal katkılar ve boya katkılar belirtilen kriterlere uygun olacaktır.
3.Boyutlar yönünden uygunluk ( Tüm numune)
Uygun olmalıdır.
4.Su emme oranı ( Parça Numune )
1.Hiçbir numunenin su emme oranı : %7’den fazla olmayacaktır.
2.Numunelerin su emme ortalamaları: %5’den fazla olmayacaktır.
5.Aşınma Dayanımı (Parça Numune)
1.Hiçbir numunenin aşınma dayanımı 18cm3 /50cm2’ den fazla olmayacaktır.
6.Mukavemet (Tüm numune)
Mukavemet tayini; TS 2824 EN 1338 Standardına göre Yarmada – çekme deneyi yapılarak belirlenecek olup, Tablo- 4’de belirtilen kriterlere uygun olacaktır.


Prefabrik beton parkelerde parti büyüklüğüne göre deneyler için alınacak numune sayıları:



UYGULAMADAKİ BETON PARKE TAŞLARININ MÜHENDİSLİK ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ


Uygulamadakİ Beton Parke Taşlarının Mühendİslİk Özellİklerİnİn İncelenmesİ

Turgut KAYA*, Cenk KARAKURT
İnşaat Bölümü, Mühendislik Fakültesi, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, Bilecik, TÜRKİYE
* Sorumlu yazarın e-posta adresi: turgut.kaya@bilecik.edu.tr

 ÖZET
Beton kilitli parke taşları, son zamanlarda oldukça yaygın kullanılmaktadır. Özellikle şehir içi yol ve kaldırımlarda, araç park alanlarında, ticari merkezlerde, fabrika çevreleri ve benzeri yerlerde yoğun çalışmalara maruz kalan bölgelerde görülmektedir. Beton kilitli parke taşlarının özellikle standartta belirtilen minimum dayanımının üstünde olması gerekmektedir.
Bu çalışmada, 5 farklı kullanım alanından ve her alan için 12 adet olmak üzere toplamda 60 adet beton kilitli parke taşı temin edilmiştir. Temin edilen numunelerin TS 2824 EN1338 standardına uygun su emme ve dayanım özellikleri incelenmiştir. Numunelerden elde edilen sonuçlar standartta belirtilen sınır değerlerle karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak bütün guruplarda su emme yüzdeleri standartta belirtilen sınır değerin altında olduğu görülmüştür. Dayanım değerlerinde ise gurup ortalama değerleri standarttın altında fakat yakın değerler elde edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Beton, Parke taşı, Su emme, Yarmada çekme dayanımı.
Investigation of the Engineering Properties of Implementation Concrete Paving Stones
ABSTRACT
Nowadays the concrete paving stones are widely used in practice. This material can be seen on especially high volume working places such as urban roads, pavements, car parking areas, business centers, factory areas and etc. The paving stones strength value should be higher than the minimum strength as defined in the codes.
In this study, 60 paving stones are supplied from 5 different utilization area with 12 specimen for each area. The water absorbtion and strength tests were carried out in accordance with TS 2824 EN 1338 code on these supplied specimens. The results of the specimens are compared with the boundary values defined in code. As a result it was seen that all the water absorbtion ratios are lower than the limit value. The average strength values are lower but smilar with the minimum strength of the code.
Keywords: Concrete, Paving stone, Water absorbtion, Splitting tensile strength
I. GİRİŞ
PARKE yol uygulaması Romalılardan beri kullanıla gelmiş bir üst yapı tipidir. Taş parke kaplama uygulaması, dayanıklılık, temiz ve tekerlek yuvarlanmasına elverişli bir yüzey oluşturma yönleri açısından avantajlı olduğu görünmektedir [1]. Zamanla estetiğin ön plana çıkması sonucunda, belirli bir işçilik isteyen düzgün boyutlu doğal taş malzemeli parke taşları kullanılmaya başlamıştır. Ancak doğal kaynaklardan sağlanan taş parkelerinin üretimi, ekonomikliği ve kalitesi tartışılır hale gelmesi, beton parke taşları gündeme gelmiştir. Bundan dolayı hızlı ve dayanıklı betonarme parke taş imalatları ön plana çıkmaktadır [2].
Beton yapı malzemeleri günümüzde yaygın olarak kullanılmaktadır. Taşıyıcı elemanların inşasından kaplama elemanlarının üretimine kadar birçok farklı amaç doğrultusunda, farklı karışım oranlarında üretilmekte ve yapılarda kullanılmaktadır. Parke taşları, özellikle kentleşmenin gelişmesiyle ağır taşıt trafiğinin bulunmadığı yollarda ulaşım ve peyzaj amaçlı olarak kullanımı her geçen gün artan doğal veya yapay olarak elde edilen zemin kaplama malzemesidir [3]. Beton parke taşlarının mekanik ve fiziksel özelliklerinin araştırılması ile ilgili birçok bilimsel çalışma mevcuttur. Bu çalışmalardan bazıları aşağıda verilmiştir.
Atık mermer tozunun parke taşlarında kullanılmasının araştırıldığı çalışmada; mermer tozu kullanımı ile betonların mekanik ve fiziksel özelliklerinin şahit betona göre yükseltilebilmektedir (basınç dayanımını %32.3, yarmada çekme dayanımını %13.5 ve elastisite modülü değerleri %15.2 arttırılabilmekte, su emme %25.8, aşınma kaybını %8.4 ve donma çözülme sonrası mukavemet kaybını %87.7 azaltılabilmektedir). Üretilen numunelerin ilgili standartta belirtilen şartları sağladığı ve mermer tozunun parke üretiminde kullanılabileceği sonucuna varılmıştır [4]. Geri dönüştürülmüş agrega ve tuğla atığı ile üretilen parke taşlarında kırılmış tuğla atığının yoğunluk, basınç dayanımı, çekme mukavemeti değerleri azalırken su emme değeri önemli derecede artmakta, bu karışımlara uçucu kül ilavesi ile (%15) basınç dayanımı kaybı ve su emme değerleri azaltılabilmektedir[5]. Kullanılmış döküm kumları ve F tipi uçucu külün (UK) parke taşlarında kullanılabilirliğinin araştırıldığı çalışmada, UK’ün karışımlarda kullanılmasıyla basınç dayanımı (%32’de daha fazla), aşınma direnci ve durabilitenin arttığı, soğuk bölgelerde kullanılmış döküm kumu veya F tipi UK ’ün %25’e kadar kumla yer değiştirilebileceğini belirtmişlerdir [6-7]. Granüle yüksek fırın cürufunun parke ve bordür üretiminde ince agrega olarak kullanılmasının araştırıldığı çalışmada, granüle fırın cürufunun basınç dayanımını bir miktar düşürdüğü ancak donma- çözülme ve aşınma gibi fiziksel özellikleri iyileştirdiği belirtilmiştir [8].Çalışmada %10-20-30-40 oranlarında uçucu kül çimento yerine ikame edilerek parke taşı hazırlanmıştır. Üretilen parke taşlarının standart ve tuzlu su kürü uygulaması yapılmıştır. Kilitli parke taşlarına yarmada çekme, su emme ve aşınma özellikleri incelenmiştir. Sonuçta, tuzlu su küründe, erken yaşlarda, yarmada çekme dayanımını arttırırken, ileriki yaşlarda düşürmüştür. Ayrıca, kilitli parke taşında UK ikame oranı artıkça aşınma kaybı değeri artmakta su emme oranı ise azalmaktadır [9].
Bu çalışmada, beş ayrı noktadan temin edilen uygulamadaki mevcut beton kilitli parke taşlarının su emme ve yarmada çekme dayanımları belirlenmiştir. Ayrıca belirlenen değerler standart sınır değerlerle karşılaştırılmıştır.
II. YÖNTEM
Bu çalışmada, 5 farklı kullanım alanından ve her alan için 12 adet olmak üzere toplamda 60 adet beton kilitli parke taşı temin edilmiştir. Temin edilen numunelerin TS 2824 EN1338 [10] standardına uygun su emme ve dayanım özellikleri incelenmiştir.
Su emme deneyi TS 2824 EN1338 [10] standardına uygun olarak yapılmıştır. Numuneler 72 saat boyunca 20±2 ˚C de suda tutulduktan sonra kuru yüzey doygun haldeki ağırlıkları kaydedilmiştir(M1). Numunelerin kuru ağırlık değerlerinin(M2) tespit edilmesi için hava dolaşımlı 105 ˚C’ de 72 saat tutulup değişmez ağırlığa ulaşan numunelerin kuru ağırlıkları kaydedilmiştir. Su emme yüzdeleri Eş.1 yardımı ile bulunmuştur. Numunelerin kurutulmasında kullanılan etüv Şekil 1’de verilmiştir.

Yarmada çekme deneyi TS 2824 EN 1338 [10] standardına uygun olarak Şekil 2’de verilen 2000 kN kapasiteli beton presi içine yerleştirilen kalıp yardımı ile gerçekleştirilmiştir. Deneyde uygulanan beton parke taşlarının kırılma düzlemi alanı(S) aşağıdaki Eş.2 ve yarmada çekme dayanımı(T), Eş.3 kullanılarak ve parke taşı kalınlığı için düzeltme katsayısı(k) Eş.4 ile hesaplanmıştır.

Burada;
S: Kırılma alanı, mm2
L: Üst ve altında yapılan iki ölçmenin ortalaması olarak kırılma kesitinin uzunluğu
t: Biri ortadan, diğer ikisi kenarlardan yapılan üç ölçmenin ortalaması olarak kırılma düzlemindeki kalınlığı, (mm).
T: Dayanım, MPa
P: Kırılma yükü, N

III. BULGULAR ve TARTIŞMA
Bu çalışmada kullanılan 5 grup parke taşına ait su emme ve yarmada çekme dayanımları aşağıda verilmiştir. Şekil 4. (a)’da verilen1. Gruba ait grafik incelendiğinde; dayanımlarda 3 adet numunenin sınır değerin altında kaldığı görülmektedir. Bu değerlerden sınır değeri karşılama oranları en yüksek ve en düşük değerler sırasıyla 3 ve 6 numaralı numuneden %124 - %77 olarak elde edilmiştir. Su emme değerlerine bakıldığında numunelerin tamamı TS sınır değerinin altında kalmış ve en yüksek emme yüzdesinin en düşük dayanıma sahip 6 numaralı numuneden elde edilmiştir.
Şekil 4. (b)’de verilen 2. Gruba ait grafik incelendiğinde numunelerin tamamında su emme yüzdeleri sınır değerden düşük ve %3.8-%4.9 arasında değerler almıştır. Yarmada çekme dayanımlarında ise 3 adet numune sınır değerin altında kaldığı görülmektedir. TS sınır değeri karşılama oranları en yüksek ve en düşük değerler sırasıyla 10 ve 8 numaralı numuneden %145 - %90 olarak elde edilmiştir.

Şekil 5. (a)’da verilen 3. Gruba ait grafik incelendiğinde, su emme değerleri %2.9 - %5 arasında değerler aldığı ve dayanımlarda numunelerin %25 sınır değerin altında kaldığı görülmektedir. TS sınır değeri karşılama oranları en yüksek ve en düşük değerler sırasıyla 10 ve 4 numaralı numuneden %143 - %76 olarak elde edilmiştir.
4. Grup numunelerine ait Şekil 5. (b)’de verilen grafik incelendiğinde; su emme değerli %2.5 - %4.2 arasında ve TS sınır değerin altında kaldığı görülmektedir. Dayanımlarda ise numunelerin 7 ‘si sınır değere yakın fakat altında kaldığı görülmüştür. TS sınır değeri karşılama oranları en yüksek ve en düşük değerler sırasıyla 7 ve 9 numaralı numuneden %149 - %87 olarak elde edilmiştir.

5. Grup numunelerine ait Şekil 6. (a)’da verilen grafik incelendiğinde; su emme değerli %2.8 - %5.3 arasında ve TS sınır değerin altında kaldığı görülmektedir. Dayanımlarda ise numunelerin 5 tanesi sınır değerin altında kaldığı görülmüştür. TS sınır değeri karşılama oranları en yüksek ve en düşük değerler sırasıyla 5 ve 2 numaralı numuneden %150 - %72 olarak elde edilmiştir.
Beş farklı yerden temin edilen uygulamadaki mevcut beton kilitli parke taşlarının su emme yüzdeleri ve yarmada çekme dayanım ortalamaları Şekil 6. (b)’de verilmiştir. Grafik incelendiğinde su emme yüzdeleri TS sınır değerinin altında kaldığı ve %4.2 - %4.6 arasında değiştiği görülmüştür. Yarmada çekme dayanımların ise önceki grup içerisinde tek sonuç olarak değerlendirildiği için sınır değer 2.8 MPa olarak kullanılıp değerlendirme yapılmıştı fakat gurup ortalamasın da ise TS sınır değeri 3.6 MPa olarak değerlendirilmiştir[10]. Grafik incelendiğinde bütün guruplarda ortalama değerler sınır değerin altında kaldı görülmektedir. Dayanımların TS sınır değeri karşılama oranları en yüksek ve en düşük değerler sırasıyla 2 ve 5 numaralı guruplardan %92 - %78 olarak elde edilmiştir.

IV. SONUÇ
Bu çalışmada, 5 farklı kullanım alanından ve her alan için 12 adet olmak üzere toplamda 60 adet beton kilitli parke taşının su emme ve dayanım özellikleri incelenip aşağıda maddeler halinde verilen sonuçlara ulaşılmıştır.
 Su emme değerleri; bütün numunelerde TS 2824 EN1338/AC’de önerilen sınır değerin altında değerler elde edilmiştir.
 Çalışmada kullanılan numunelerin yaklaşık %70 ‘i yarmada çekme dayanımlarında TS 2824 EN1338/AC’ de önerilen tek sonuçların 2.8 MPa’dan az olmaması şartını sağlamıştır.
 Tek sonuç olarak TS sınır değeri karşılama oranları en yüksek ve en düşük değerler sırasıyla %72 - %150 değerleri elde edilmiştir.
 Numune guruplarının ortalama dayanım değerleri sınır değerin (3.6 MPa) altında kalmıştır. Dayanımların TS sınır değeri karşılama oranları en yüksek ve en düşük değerler sırasıyla 2 ve 5 numaralı gruplardan %92 - %78 olarak elde edilmiştir.

V. KAYNAKLAR
[1] A. Tunç, Yol Malzemeleri ve Uygulamaları, 2. Baskı, Nobel Yayıncılık, (2001).
[2] M. Semiz, Beton Kilit Taşlarının Fiziksel Özellikleri ve Alternatif Üretimin Araştırılması, Yüksek Lisans tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara, Türkiye, (2006).
[3] Y. Açıkgöz, Uçucu Küllerin Beton Kilitli Parke Taşı Üretiminde Kullanımının Araştırılması, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara-Türkiye, (2008).
[4] M. Filiz, C. Özel, O. Soykan, Y. Ekiz Yapı Teknolojileri Elektronik Dergisi 6 (2) (2010) 57-72.
[5] C. S. Poon, D. Chan Construction and Building Materials 20 (8) (2006) 569-577.
[6] T.R. Naik, S.S. Singh, B.W. Ramme ACI Materials Journal 95 (4) (1998) 454–462.
[7] T.R. Naik, S.S. Singh, R.N. Kraus, B.W. Ramme American Concrete Institute SP-199 (2001) 163–184.
[8] İ. Yüksel, Ö. Özkan, T. Bilir ACI Materials Journal 103 (3) (2006) 203-208.
[9] D. Gökhan, O. Şimşek Türk Bilim Araştırma Vakfı Bilim Dergisi 1(1) (2008) 1-6.
[10] TS 2824 EN1338/AC: Zemin döşemesi için beton kaplama blokları – Gerekli Şartlar ve Deney Metotları, TSE, Ankara-Türkiye, (2009).

10 Haziran 2019 Pazartesi

MİMARLIK BİLGİSİ DERS NOTLARI / MİMARİ PLANLAMA EVRELERİ



 Mİmarlık Bİlgİsİ Ders Notları

 Mİmarİ planlama evrelerİ
- Ön kararlar: Mimari planlamanın başlaması için alınan ön ilkesel kararlardır
- Programlama evresi: Çözümlenmesi istenen mimari problemin tanımlanması ve ihtiyaç programının oluşturulması
- Tasarım evresi: belirlenen ihtiyaç programına uygun mekan düzeninin oluşturulması

* Bilgi toplama: içerisinde problemi tanımlama, bilgi toplama, problemi kavrama ve öğrenme bulunur
 * Analiz: mevcutta var olan bilgileri belirler, bulgular arasında ilişkiler kurar, hedefe uygun ölçülerin ve kriterlerin oluşması ile tasarımın analizi yapılır.
1-) Çevre Analizi:
> Yapay Çevre Analizi
> Doğal Çevre Analizi
> Ulaşım Analizi
> Sosyo-Kültürel Çevre Analizi
2-) Fonksiyon Şeması
3-) Eleman Etüdü
4-) Leke Etüdü
5-) Kütle Çalışması
6-) Ulaşım
7-) Vaziyet planı
8-) Avam Proje
9-) Mühendislik Çalışmaları
10-) Detaylandırma
11-) Kesin Proje

 * Sentez: Çözüm seçeneklerinin veya tasarım alternatiflerinin ortaya konulması
* Değerlendirme: mimari tasarım seçenekleri arasından değerlendirme yolu ile hedefe uygun tasarımın belirlenmesi
- Uygulama evresi: tasarımın uygulanması
- Kullanım evresi: hayata geçirilen yapının kullanıcıya devredilmesi

**Bina: Belirli bir eylem için kullanılmak amacı ile kısa veya uzun sürede kalıcı nitelikte tasarlanmış bir mekan veya mekanlar dizisini içerecek şekilde inşaa edilmiş yapı olarak tanımlanmaktadır. Her bina bir yapıdır ancak her yapı bir bina değildir.
Mimari programlamada yer alan kurallar
- ALAN VERİLERİ ( MEKAN BOYUTLARI )
- KAPASİTE VERİLER ( KİŞİ SAYISI VE ÖZELLİKLERİ )
- İŞLEV AKIŞ VERİLERİ ( KULLANIMDA İŞLEV SIRASI )
- ÖRGÜTLEME VERİLERİ
- EKONOMİK VERİLER
- GELİŞME VE ESNEKLİK ( BİNA DAHA NE KADAR GELİŞTİRİLEBİLİR)

VERİLERİ
- DONATI VERİLERİ
- TOPLUMSAL VERİLER


Abraham Harold Maslow ve İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi
Fizyolojik-Psikolojik gereksinimler: Temel içgüdüsel ihtiyaçlardır. Yemek, içmek, uyumak, solumak, gibi,
Güvenlik gereksinimi: Can ve mal varlıklarının korunması ihtiyacı,
Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi: Sevme, sevilme, bir gruba mensup olma, yardımseverlik, şefkat gibi,
Saygınlık gereksinimi: Sevmek, sevilmek dışında bireylerin kendilerine saygı duyulması ihtiyacı. Tanınma, sosyal statü sahibi olma, başarı elde etme, takdir edilme gibi...
Kendini gerçekleştirme gereksinimi: Alt kategorilerdeki ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra kendini geliştirmek, zorlu hedefleri başarmak ve kapasiteyi artırmak gibi idealleri ve yetenekleri gerçekleştirme ihtiyaçları duyulur.





60CM) İÇ UZAKLIK (BİREYSEL SINIR)
(90CM) KİŞİSEL UZAKLIK ( GÖRÜŞME UZAKLIĞI)
(110CM) KİŞİLER ARASI UZAKLIK ( TOPLUM İÇİNDEKİ EYLEM ALANI)
(120CM) DOLAŞMA ALANI UZAKLIĞI ( İNSANLARIN BİRBİRİNİ RAHATSIZ ETMEDEN DOLAŞM ALANI)


İNSAN BOYUTLARI
* Antropometrik Boyutlar
+ Statik boyutlar
+ Dinamik boyutlar

* Duyusal Boyutlar
+ Görmeye ilişkin
+ İşitmeye ilişkin
+ Dokunmaya ilişkin
+ Tad almaya ilişkin
+ Koku almaya ilişkin

* Algısal ve Zihinsel Boyutlar
+ İnsan hafızasına ilişkin
+ Reaksiyon verme süresine ilişkin
+ Düşünme, karar verme süresine ilişkin

STRÜKTÜREL SİSTEMDE ‘‘GÖZ DOLGU’’ TEKNİĞİ


Göz Dolgu Tekniği:
Ahşap çatkı duvar sistemi, ahşap dikmeler ve kirişler kullanılarak yapı ağırlığının zemine aktarıldığı sistemdir. Göz dolgu, bu duvar sisteminin meydana getirdiği bir tekniktir (Resim 6). 15x15 cm. boyutunda ana taşıyıcı dikmeler, 3 m. aralıklarla yerleştirilmektedir. Ana taşıyıcı dikmelerin arasına, ortalama 20 cm. aralıklar ile ara taşıyıcı dikmeler yerleştirilmektedir (Uluengin, 1998, s. 116). 5x5 cm. boyutundaki yatay ve düşey ara taşıyıcı dikmeler ile bölünerek, kare şeklinde boşlukları meydana getirmektedir. Düşey taşıyıcıların birbirlerine yaklaştırılmasıyla ve sayıları arttırılan dikmeler, dolgu malzemesinin kalıcılığının arttığını ifade etmektedir. Boşlukların içleri, bölgede bulunan taşlar ile doldurulur. Bağlayıcı malzeme olarak kil kullanılmaktadır (Sümerkan, 1989, s. 85).

Göz dolgu teknik, dikmelerin sık aralıklarla yerleştirilmesi sonucu yapının kolayca yükselmesini sağlar. Dikme uzunluğu ağacın en verimli kullanımı açısından 3 m. ile sınırlıdır. Ayrıca, bölgeden temin edilen taş, herhangi bir işlem ya da işçilik gerektirmez. Kurtboğaz tekniğinin, yapım teknik ve malzeme kullanımı açısından göz dolgu tekniğine göre daha erken dönemde uygulanmaya başladığı anlaşılmaktadır.
Göz dolgu tekniği, kare veya dikdörtgen modüllere ayrılabildileri gibi her göz arası köşegen bölünerek üçgen şekilli de olabilirler. Bu türe ‘‘muska’’ adı verilir. Muska dolgu, Trabzon Taşkıran ve Uzungöl’de örneğine rastlanılmaması nedeniyle ayrıntılı olarak ele alınmamıştır.
Yapı Bileşenleri ve Malzemeleri:
Kırsal yerleşimde bulunan konutların sürdürülebilir özelliğini koruması, bölgede yaşayan ustaların uzun süre boyunca gözlemleyerek fark ettiği malzeme özelliklerini tanımaları ve malzemeyi yerleşim dokusuna göre kullanmalarının sonucudur. Yapı ustaları, yapı malzemeleri tercihini yakın çevreden yaparak, yapı alanına tedarik kolaylığı sağlarken, ekonomik açıdan elindeki olanakları değerlendirmeyi tercih eder (Aran, 2000, s. 194-198).
Taşıyıcı / Strüktür Bileşenleri ve Malzemeleri:
Bölgenin iklim ve coğrafi koşulları nedeniyle, en rahat biçimde elde edilen ve bu nedenle ekonomik olan ahşap ve taş kullanılarak, yöreye özgü yapım tekniklerinin oluşmasına olanak sağlanmıştır. Tezin araştırma konusu kapsamında, bu bölgeye özgü taşıyıcı sistem olarak, ahşap ve taş, iki farklı teknikte kullanılarak ‘‘ahşap yığma sistemi’’ ve ‘‘ahşap çatkı sistemini’’ meydana getirmektedir. Ahşap yığma sistemi, kurtboğaz yapım tekniğini ortaya çıkaran daha eski bir teknik durumundayken, ahşap çatkı sistemi daha gelişmiş göz dolgu tekniğini ortaya koymaktadır (Resim 7).

Roth, (2000), ‘Bir yapının en görünür kısmının strüktürü ya da onu ayakta tutan sistemi’ (s.42) olduğunu belirtir. Strüktür malzemelerinin tercihi ve kullanım biçimi geleneksel konutların karakteristik özelliğini oluşturmada önemli bir faktördür.
Ahşap yığma tekniklerinin en eskisi kuşkusuz çantı ya da yığma ahşap yapım olarak adlandırılan tekniktir. Bu teknik üzerindeki dallar ve çıkıntılar temizlenmiş yuvarlak kesitli ağaç gövdelerinin üst üste yerleştirilmesi biçiminde uygulanır. Sistemin ayakta durabilmesi için, köşelerde her bir ağacın kendisine dik konumda uzanan elemanla geçme oluşturması gerekmektedir ( Başgelen, 1993, s.91).
Ahşap:
Ahşap, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde kullanılan birincil malzemedir. Ahşap yığma ve ahşap çatkı sistemleri, yapım teknikleri bakımından birbirlerinden ayrılmaları sonucu, taşıyıcı malzemelerin uygulanması aşamasında farklılıkların görülmesine neden olur. Her iki teknikle yapılan duvarların bodrum katı 50 cm. kalınlığındaki moloz taştır. Göz dolgu teknik ile yapılan konutlarda, taş duvar yaşama katında devam ederken, Kurtboğaz tekniği ile yapılan konutların yaşam katında ahşap malzemenin uygulandığı görülmektedir.
Ahşap, ‘kurtboğaz teknikte’; yığma olarak, ‘göz dolgu teknikte’; dikme ve kiriş olarak kullanılır. Ahşap yığma sistemde kullanılan her bir ahşap, 15-50 cm. uzunluğunda ve 4-10 cm. kalınlığındadır. Ahşap çatkı sistemde ise, 3 m.’yi geçmeyecek şekilde 10x10 cm. veya 10x15 cm.’lik taşıyıcı dikmeler ve onları bağlayan yatay kirişler ile strüktür hazırlandıktan sonra, 5x5 cm. boyutlarındaki düşey ve yatay ahşaplar, ortalama 17-20 cm. aralıklarla yerleştirilerek kare şeklinde boşluklar oluşturmaktadır (Resim 8, 9). Ağaç cinsi, strüktür açısından çok önemlidir. Yerinde yapılan incelemelerde, ağaç cinsinin, yapıların dayanıklı ve uzun ömürlü olmasını sağlayan önemli bir etken olduğu görülmüştür.

Yerinde yapılan görüşme ve incelemelerde, kestane ve ladinin en sık kullanılan ağaç türleri olduğu tespit edilmiştir. Uzungöl ve Taşkıran gibi rakımın yüksek olduğu yerlerde ladin ağacının sayısının kestaneden daha fazla olmasından dolayı, yapılarda daha çok tercih edilmektedir. Ladin ağacının, kestane ağacında olduğu gibi, böceklenmeyi önleyen ve dayanıklı bir yapısı vardır. Yapının strüktür, kapı ve pencere elemanlarında aynı ağaç cinsleri uygulanmaktadır. Bununla birlikte, servi ağacının yapraklarında bulunan öz kokularının, böceklenmeyi ve nemi tamamen engellemesi nedeniyle, sandık ve dolap benzeri elemanlarıda kullanımı tercih edilmektedir ( Mehmet Tahan, kişisel görüşme, Ekim 2014).
Taş:
Ahşaptan sonra en çok kullanılan malzeme taştır. Öcal ve Dal, (2012), doğal taşın taşıyıcı gücünün sağlam olması, olumsuz hava koşullarına karşı dayanıklı ve doğada yaygın şekilde bulunması, uzun yıllar boyunca yapı sisteminin en temel malzemesi olarak kullanılmasının gerekçesi olarak tanımlamaktadırlar (s. 9).
İklim, coğrafi koşulların şekillenmesinde ilk sırada yer almaktadır. Buna bağlı olarak, bölgeye özgü malzemeleri meydana getirirken, bir ağacın ya da taşın cinsini de belirler. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde bulunan bir taşın özelliği, diğer bölgelere göre değişiklik gösterir. Bölgenin nemli olması yapılarda ilke olarak zemin katta taşın kullanılmasını gerektirmektedir. Neme karşı dayanıksız olan ahşap ile toprak arasında taş malzeme kullanılarak bir tür izolasyon sağlanmaktadır. Evlerde yapılan incelemelerde biri arka duvar olmak üzere üç tarafından yaklaşık 50 cm. kalınlığında taşıyıcı bir taş duvar ile çevrelendiği gözlemlenmiştir. İklime bağlı olarak, bölgede bulunan taşın cinsi, yapının sağlamlığı açısından olumlu yönde etkilemektedir. Sümerkan (1989), yapılarda taşın dolgu elemanı olarak kullanılmasında ‘andezit’ ve ‘bazalt’ gibi taş cinslerinin seçilmesinin yaygın olduğunu savunur (s. 83). Bazalt, andezit, riyolit ve trakit gibi ince taneli hızlı soğuyan taşlar, sert, dayanıklı, sık dokulu ve su emmeyen yapıya sahiptir (Öcal ve Dal, 2012, s. 15).
Kil:
Dolgu elemanı olarak kullanılan taşın bağlayıcı malzemesi olarak kullanılır. Kilin bağlayıcı özelliğini arttırmak için kireç ile birlikte uygulanmaktadır (Sümerkan, 1990, s.67).
Kireç:
Kireç, göz dolgu sistemde 20x20 cm.’lik boşlukları, çevreden temin edilen taşlar ile doldurmak için bir bağlayıcı malzeme olarak kullanılmaktadır. Vitruvius, (1998), kirecin, kum ve su ile karıştırıldığında sağlam bir yapıya kavuşmasının en önemli nedenini şu şekilde açıklamaktadır: Kirecin elde edilmesini sağlayan kayalar, tüm cinsler gibi dört maddeden oluşmaktadır. Hava oranı yüksek olanlar yumuşak, su oranı fazla olanlar nem nedeniyle sağlam, toprağı fazla olanlar sert ve ateş oranı yüksek olanlar gevrektir (s. 32).
Kum:

Harç malzemesi olarak kullanılır. Vitruvius, (1998), öncelikli olarak, ocak kumunun tercih edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Ocak kumu yapısı gereği çabuk kurur ve taşıyıcılık açısından oldukça sağlamdır. Fakat, kumun kazılabileceği ocaklar yoksa, dere yataklarından, çakıldan ve deniz kenarından eleyerek çıkartılmalıdır. Bu tür bir yöntem, kumun yavaş kurumasına ve taşıyıcılık yönünden zayıflamasına neden olur. Özellikle, deniz kumunun tuzlu yapısı yüzeylere uygulandığında zarar verir (s. 31). 


GELENEKSEL YAPIM TEKNİKLERİ VE MEKAN İLİŞKİSİ:
UZUNGÖL VE TAŞKIRAN ÖRNEKLERİ
Yüksek Lisans Tezi

STRÜKTÜREL SİSTEMDE ‘‘BOĞAZ GEÇME / KURTBOĞAZ’’ TEKNİĞİ



Strüktürel Sİstemde ‘‘Boğaz geçme / Kurtboğaz’’ Teknİğİ

Ahşap yığma duvar sisteminin meydana getirdiği bir teknik olan kurtboğaz, yapılara kendilerine özgü karakteristik özelliğini kazandırmaktadır.
Kurtboğaz tekniğinin uygulamaya geçmeden önce hazırlanışı zahmetlidir. Hazırlama sürecinde öncelikle, ağaçlar kesilerek tomruk halinde havuzlara atılır. Bunun sebebi; ağacın içindeki kimyasal ve zehirli maddelerin arıtılmasıdır. Ağaç, zehirli maddeyi atmaya başladığında suyun rengi koyulaşır. Suyun rengi değiştiğinde havuz suyu değiştirilir. Bu işlem, ağaç içindeki kimyasal maddelerden arındırılıncaya kadar devam eder. İşlem süresi, ağacın cinsine göre 3-6 ay arasında değişiklik göstermektedir. Ağacın tomruk halinde havuzlardan alınmasının ardından yerel atölyelerde kalas haline getirilir. Kalasların eğrilmemesi için özel istif odalarına alınarak kurutulma işlemi uygulanır. Kurutulma işlemi de altı ay kadar sürmektedir. Özel odalarda fırınlama yapılarak malzeme kullanıma hazır hale getirilir. Ahşabın hazır hale getirilmesi, mevsim şartlarına göre 2-3 sene kadar sürmektedir. Bu işlemdeki en önemli husus, işlem ne kadar uzun tutulursa malzemenin o kadar sağlam bir hale gelmesidir. Bu açıdan, malzemenin hazırlanma sürecindeki en önemli detay bekleme zamanıdır (Zafer Şahin, kişisel görüşme, Ekim 2014). Malzemenin hazırlanma sürecinin ardından uygulama kısmına geçilir. Aşağıda, yerinde yapılan incelemelerde, kurtboğaz tekniğinin uygulanışı adım adım tanıtılmaya çalışılmıştır.
Bodrum katta kullanılan yığma taş duvarın üstüne, 2-3 sıra ahşap dizilerek beden duvarları oluşturulur. Bunun nedeni; en alt kata dizilen kalasların kiriş görevi üstlenmesidir. Kiriş görevini gören kalasların dizilmesinden sonra, 15-50 cm. uzunluğunda ve 4-10 cm. kalınlığındaki ahşaplar, kurtboğaz denilen geçme sistemi ile birbirlerine geçirilerek yapı yükseltilmeye başlanır (Resim 1). Bu geçmeler bir tür tuğla görevi görür. Ahşabın ölçüleri kısmen evin büyüklüğüne, kısmen ağacın boyutlarına bağlı olarak değişmektedir. 1.5 cm. boşluk bırakılarak yapının daha sağlam olması sağlanır (Resim 2).

Köşeler için kullanılan parça ‘baba’ olarak adlandırılır. ‘Baba’ çoğunlukla ebat olarak 10-20 cm. kalınlığındadır. Mimari eleman olan ‘baba’, evin yükünü taşır, kolon görevini görür ve I kesitlidir. Pencere, kapı oluşturmak ve odaların köşe dönüşleri için kullanılır (Resim 3, 4).

Ağaçların, havuzlarda bekletilerek içindeki zararlı maddelerin atılması ile ömrü uzatılmaktadır. Böylelikle, böceklenme engellenmektedir. Malzemenin ömrünü daha da arttırmak için, son yıllarda kimyasal esaslı maddeler (pinoteks) kullanmaktadırlar. Sandık, dolap vb. eşyalarda; servi, ardıç gibi koku yayan ağaçlar tercih edilmektedir. Çünkü bu ağaçlar, kendileri koku yaydıkları için böceklenme yapmaz.

Kurtboğaz tekniğinde, malzemenin hazırlanması ve yapım aşaması; eskiden tamamen basit el aletlerinin kullanıldığı el işçiliğiyle zahmetli ve uzun bir süreçte gerçekleştirilirken, günümüzde yerel atölyelerde ahşap makine ve teçhizatlarından da istifade edilerek, bu süreç daha kısa sürede tamamlanabilmektedir.



GELENEKSEL YAPIM TEKNİKLERİ VE MEKAN İLİŞKİSİ:
UZUNGÖL VE TAŞKIRAN ÖRNEKLERİ
Yüksek Lisans Tezi

KARAYOLLARI TANIMLARI