13 Mayıs 2019 Pazartesi

GELENEKSEL YAPI ÖĞELERİ 1 DERS NOTLARI / CAMİLER

CAMİ MİMARİ ELEMANLARI


Selatin Camisi: Padişah ya da ailesi adına yaptırılmış camilere denir. Beyazıd Camii, Fatih Camii,  Süleymaniye Camii “Selatin Cami” örnekleridir.
Zaviyeli Cami: Osmanlıların ilk dönemlerinde gezgin dervişlerin barınma sorunlarını çözen çok işlevli camilere denir. “Tabhaneli Cami”, “Çok İşlevli Cami”, “Ters T Planlı Cami” gibi isimleri de vardır.  Bursa’da Yeşil Cami ve Muradiye; İstanbul’da Mahmutpaşa ve Muratpaşa camileri bir ana cami mekanına eklenmiş yan mekanlardan oluşur.  Çok işlevli Cami modeli 16. yüzyılın 2. yarısından sonra artık uygulanmaz olmuştur.
Ulu Cami: Bursa’daki Ulu Cami’yi andıran çok kubbeli camilerin tipine verilen addır.  Bu camilerin kökeni ilk dönem İslam mimarisinin payeler ve sütunlar üzerine oturan düz dam ile  örtülü avlulu camilerine dayanmaktadır. Bu camilerin sıcak ülkelerde açık bırakılan avlusu, Anadolu’ da küçültülerek caminin içine alınmış ve cami her yanıyla dışarıya kapatılmıştır. Selçuklular zamanında bu çeşit camiler düz dam ile örtülürken, Osmanlılarda çok sayıda kubbe kullanılmış ve ilk kez anıtsal bir mekan ortaya çıkmıştır.
Çok Ayaklı Cami: Namaz kılınan alanın çatısını taşımak için eş aralıklı dizilmiş çok  sayıda sütundan  yararlanılan bir örtü sistemine sahip cami plan tipidir.
Mescit: İçinde minberi olmayan İslam ibadet yapısıdır. Diğer İslam ülkelerinde mescit sözcüğü Türkçe’ deki cami karşılığı olarak kullanılır. Cami - Mescit ayrımı yalnız Türkiye’de olmuştur. Mescitler,  tek mekanlı oldukça basit yapılardır. Caminin tüm semt ya da kent tarafından kullanılıyor olmasına karşılık, mescit, mahalle ölçeğinde işlev sunar.
Osmanlı döneminin büyük camilerinde başlıca şu bölümler bulunur:
a) Harim ya da Muhavvata denilen dış avlu
b) Harem denilen iç avlu
c) Namaz kılınan bölüm; sahın
d) Son cemaat yeri
e) Minare
f) Şadırvan
g) Muvakkithane
h) İmam ve müezzin odaları
i) Musalla taşı
j) Helalar


Türk Mimarisinde orta ölçekli bir caminin gelenekselleşmiş kısımlarını ve bunların cami içindeki yaklaşık yerlerini şöylece göstermek mümkündür:
Cami mimarisinde Camiyi meydana getiren öğelerin başlıcaları şunlardır:
Ana Kubbe: Camilerde fil ayakları ya da ana duvar üzerindeki kasnağa oturtulmuş kubbeye denir. Ana kubbenin bir diğer ismi de “Orta Kubbe”dir.
Kubbe Kasnağı: Bir kubbeyi taşıyan, daire, kare, yada çokgen planlı kaideye denir. Kubbe Kasnağı’na “kubbe bileziği” adı da verilir.

Ağırlık Kulesi: Geniş açıklıklı kubbelerin yatay yüklerle yanlara doğru açılmasını önlemek amacıyla kubbeyi taşıyan ayaklara üstten eklenen ek yükü oluşturan mimari öğe. Ağırlık kulesi, büyük Osmanlı camilerinin önemli parçalarından biridir. Kubbeyle örtülü, taştan örülmüş, silindir ya da çokgen tabanlı prizma biçimindedir.

Uçan Payanda: Osmanlı camilerinde ve Gotik kiliselerde, kubbe ve çatı ağırlığının itkisini ana duvarlara aktarmak için kubbe kasnağı ya da çatı çevresi ile dayanma ayakları arasına konulmuş destek kemerine denir. Uçan Payanda’nın diğer bir ismi de “payanda kemer” ya da “tak payanda”dır.
Filpaye: Osmanlı camilerinde ana kubbeyi taşıyan büyük ayaklara denir. Filpaye’ye “Pilpaye” ya da “Fil Ayağı” adı da verilir.

Şadırvan: Ortasında yüksekçe bir yerden şarıltı ile bol su akan havuz veya çevresi musluklu duvarlarla çevrilmiş abdest alma yapısıdır. Şadırvanların camilerin iç avlularına yapılan üstü açık veya kapalı şekilleri vardır.

Muvakkithane: Çoğunlukla büyük camilerin yanında yapılan, içinde ezan saatlerinin saptanması için  gerekli alet ve saatler bulunan küçük binadır.
Muvakkithaneler, özellikle saat kulelerinin yaygınlaşmasından sonra kullanılmaz olmuşlardır.
Hünkar Dairesi: Büyük camilerde padişahın abdest almasına ve dinlenmesine ayrılmış küçük yapıdır.
Son Cemaat Yeri: Osmanlı camilerinde “sahın” denilen asıl namaz kılma alanına avludan girilen  kapının iki yanında kalıp, avluya bakan revak altı mekanıdır. Zemini avlu döşemesinden yarım metre  kadar yüksektedir. Bazı Son Cemaat Yerlerinde ayrıca bir de mihrabiye bulunur.
Revak: Üstü örtülü, önü açık galeri ya da kemer altlarına denir. Revakların genellikle ön yüzü kemerli ve açık, arkası duvarlı, üstü tonoz, kubbe veya düz tavanla örtülüdür.
Sertak: Revak kemerinin kapıya rastlayan orta bölümü daha geniş ve kemeri de daha yüksek olur  ki, buna sertak denir.
Gergi Çubuğu: Kemerlerde oluşan yatay itme kuvvetinin, kemeri taşıyan ayaklarda dengeyi bozucu  kuvvet oluşturmasını engellemek amacıyla, üzengiden üzengiye yapılan çelik elemana  denir.
Mihrabiye: Bazı camilerde son cemaat yerlerinde dışarıda namaz kılacaklar için kıbleyi göstermek  üzere bir yada birkaç tane küçük mihrap nişi bulunur. Bunlara Mihrabiye adı verilir.
Harim: Osmanlı camilerini çevredeki evlerden ve sokaklardan ayıran duvarlarla çevrili dış avludur.  Harimin diğer bir ismi de Muhavvata’dır.
Harem: Osmanlı camilerinde ortasında genellikle şadırvan bulunan iç avluya denir

Kıble Duvarı: Camilerde mihrabın bulunduğu, kıble yönüne bakan duvara denir. Kıble duvarının diğer bir ismi de “mihrap duvarı”dır.
Sahın: Camilerde ibadet için ayrılmış bölümdür. Bir sahında, ortadaki büyük kısma “ana sahın” ya da  “kubbealtı sahnı”; yan kısımlara “sağ ve sol sahınlar”, arka kısma da “arka sahın” ismi verilir.
Mihrap: Camilerin kıble duvarında bulunan ve imamın namaz kıldırırken durması için ayrılmış girintili kısma denir. Mihrap, camilerde ilk kez 8. yüzyılda uygulanmaya başlamıştır.
Minber: Camilerde hatibin yarısına kadar çıkıp hutbe okuduğu, merdiveni ve üstü külahlı bir sahanlığı olan cami elemanıdır. Minberler eski camilerde ahşap veya taştan yapılırlar ve korkulukları bir dantel gibi işlenirdi. Minberler, mescitlerde bulunmayan dini mimari öğeleridir.
Vaaz Kürsüsü: Camilerde genelde sol kısımda yer alan vaizlerin vaaz verdikleri kürsüye denir.
Revzen: Bir çeşit alçı penceredir. Camilerde genellikle pencerelerin iç ve dış yüzlerine birer revzen yerleştirilir. Bunlardan içeriye yapılan nakışlı ve renkli camlarla süslü olanlarına “içlik”, normal camlı olan dıştakine ise “dışlık” adı verilir
Askı Topu: Camilerde kubbelerden aşağıya süs olarak sarkan zincirler ve kandilliklerle veya yumurta biçiminde, ucu püsküllü çini veya ahşap toplara verilen addır. Askı topuna  “Süs askısı” adı da verilir.
Fevkaniye: Osmanlı camilerinde ana mekanın çevresinde yer alan galeri niteliğindeki katlara denir. Bunların bir kesimi Hünkar Mahfili olarak kullanılabildiği gibi, kadınların namaz kılmasına da ayrılabilir.  En üst tabaka kubbe eteğini izler. Burası ancak tek kişinin dolaşabileceği nitelikte bir şerittir. Fevkaniye’lerin diğer bir ismi de “Tabaka”dır.
Hünkar Mahfili: Osmanlı camilerinde padişahların namaz kılmaları için ayrılmış özel kapısı ve merdiveni olan parmaklıklı yüksekçe yere denir. Hünkar Mahfilleri tüm camilerde bulunmayıp, genelde padişahın namaz kıldığı camilerde yapılmışlardır.
Müezzin Mahfili: Namaz esnasında, müezzinlerin imamın tekbirlerini arka saflara işittirmek için tekrarladıkları yere denir. Bunlardan bazıları zeminden birkaç karış kadar yüksek bir sofa halinde, bazıları da 2-3 metre yüksekte olup, kagir olanları mermer ayaklar üzerine, ahşap olanlar da ahşap direkler üzerine oturtulmuşlardır.
Kadınlar Mahfili: Kadınların namaz kılmaları için ayrılmış genellikle caminin üst katında bulunan bölüme denir.
Mükebbire: Camilerde imamın tekbirlerini cemaate tekrarlamak üzere son cemaat müezzinlerine ayrılmış yerdir. Mükebbireler, son cemaat yerinin camiye bitişik olan duvarına açılmış bir pencerenin, balkon gibi dışarı çıkan bölümünden ibarettir.
Minare: Camilerde müezzinin çıkıp ezan okuduğu yüksek ve ince yapılı kulelere denir. İlk minare, Muaviye zamanında Mısır valisi olan Müslüme tarafından Amr Camii’ne yaptırılmıştır.


Kaval Minare: Spiral biçimli merdivenlerin basamakları merkezi bir sütunla değil de, çeperler tarafından taşınan bir Osmanlı minaresi türüdür. Diğer minarelerde basamaklar hem çeper duvarları, hem de ortadaki düşey öğeyle taşınmaktadır. Kaval Minare türüne genelde küçük cami ve mescitlerde rastlanır.
Alem: Minare, kubbe vb. elemanların tepesine yerleştirilen  madenden  yapılmış ay, ay yıldız veya lale şeklinde süslü tepeliklere denir. Alemlerin çeşitli bölümlerine hilal, küçük küp, boyun, armut, bilezik, büyük küp, kova gibi adlar verilir. Alemler genellikle bakırdan içi boş olarak yapılırlar ve üzerlerine ltın yaldız sürülür. Alemler, estetik kaygının yanı sıra yapısal bir zorunluluğun da sonucu olup, kurşun levhaların birleşme noktasını örterler.

Taçkapı: Büyük bir yapının ana girişinde yer alan, zengin biçimde süslenmiş anıtsal girişine denir. Taçkapı’ya “Portal”de denir.
Mukarnas: Yan yana ve üst üste gelen prizmatik öğelerin derece derece taşmalar yapacak biçimde, kullanıldıkları yere ve amaca uygun bir düzen geliştirerek dizilmeleriyle oluşan, İSLAM sanatına özgü üç boyutlu BEZEME tekniğidir. İslam  mimarlığında TONOZ ve KUBBE'lerin bezenmesinde, sütun başlıklarında duvarla örtü arasında geçişi sağlayan yüzeylerde kullanılmıştır.

Musalla Taşı: Camilerin yanında, üzerine cenaze konulan ve önünde cenaze namazı kılınan masa biçimindeki taş sekiye denir. Musalla Taşı, Osmanlı camilerinde genelde caminin sağında yer alır.
Hazire: Cami, medrese gibi bir kamusal Osmanlı yapısının bahçesinde yer alan, duvar ya da parmaklılarla çevrili küçük mezarlığa denir. Hazireler, camilerin kıble duvarı tarafında olurlar.

Y a r a r l a n ı l a n K a y n a k l a r  Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü, Doğan Hasol·  Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü, Doğan KUBAN·  Sanat Ansiklopedisi, Celal Esad Arseven·  Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi·  Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi·

KİLİSELER
SİNAGOGLAR
TÜRBELER
TEKKELER




Hiç yorum yok: