15 Mayıs 2019 Çarşamba

GELENEKSEL YAPI ÖĞELERİ 1 DERS NOTLARI / KİLİSELER


KİLİSE MİMARİ ELEMANLARI

Hıristiyanların ibadet etmek için toplanmalarını sağlayan mabetlere KİLİSE denir. Kiliselerin küçük ölçekli inşa edilenlerine ŞAPEL adı verilir. Bazı kiliselere “BAZİLİKA” ismi verilir. Kilise ile Bazilika arasındaki fark, binanın mimari şeklinden kaynaklanır.
Hıristiyanlığın ilk devirlerinde Hıristiyanlar, putperest mabetlerinde ibadet etmek istemediklerinden, Romalılarca toplantı ve mahkeme salonu olarak kullanılan ve bazilika denilen binaları kiliseye çevirmişler, ve bu şekilde mabetler inşa ederek orada ibadet etmeye başlamışlardır. Bu sebeple bu şekildeki kiliselere bazilika adı verilmektedir.
Kiliseler ancak 4. ve 5. yüzyıllara doğru inşa edilmeye başlanmıştır. Kiliseler bu dönemden önce tamamen bazilika şeklinde inşa edilmekte idi. Bazilikaların çatıları ahşaptı. Kiliselerin üstleri ise, inşa edilmeye başlandıkları andan itibaren kagirden yapıldı.
Bizanslılar kiliselerinin üstünü kubbe ile örttüler. Roman kiliselerinde ise kagir tonozlarla örtüldü. Kiliselere, halkı ibadete davet etmek için bir de kule ilave edildi ve buna bir çan takıldı ki kilise mimarisinde bu kulelere “çan kulesi” adı verilir.

Kilise mimarisinde kiliseyi meydana getiren öğelerin başlıcaları şunlardır:
Katedral: Piskoposun resmi tahtı Kathedra’nın bulunduğu piskoposluk kilisesine denir. Mimari açıdan katedrallerin kiliseden tek farkı büyük boyutlu olmalarıdır.
Altar: Çoğu taştan yapılan ve takdis ayini için kullanılan masa veya yüksekçe döşemeye denir.
Altar Panosu: Altar’ın arkasında yer alan resim yada heykelli dinsel tasvire denir.
Apsis (Apsit): Kiliselerde koronun arkasında yer alan ve camilerin mihrap kısmının karşılığı olan, yarım daire veya yarım çokgen şeklinde, çoğu tonozla örtülü bölüme denir. Apsitler, çoğu zaman apsidiyoller’le çevrili olurlar.


Günah Çıkarma Hücresi: Katolik kiliselerinde, içinde papazın oturarak, penceresinden günahkar kişinin günahlarını dinlediği odaya denir. Günah çıkarma hücresi, 16. yüzyıldan bu yana 3 gözlü bir ahşap kulübe biçimini korumaktadır. Papaz, ortadaki bölümde oturur; günah çıkartacak olanlar, papazınkinden kafesle ayrılmış olan iki yandaki gözlerde yer alırlar. Günah çıkarma hücreleri, genelde kilisenin iç duvarlarından birisine bitişik durumda ya da şapellerin bir köşesinde yer alırlar.
Jübe: Kiliselerde nefi korodan ayıran altı boş bir köprü şeklindeki mahfildir. Üzerine merdivenle iki yandan çıkılır ve üzerinde incil okunurdu. Jübe’ler Fransız kiliselerine mahsustur. 12. yüzyılda beliren jübeler, 18. yüzyılda ortadan kaldırılmışlardır. Günümüzde ancak birkaç kilisede görülebilirler.
Çan Kulesi: Kilisenin yanında yer alan yada ona bitişik durumda olan ve içinde çanların bulunduğu kuledir. 8. yüzyılda S. Pietro Kilisesi’ nin çan kulesinin bulunduğu bilinse de, zamanımıza kadar ulaşan en eski örnekler 9. yüzyıldan kalanlardır.
Narteks: Bazilika şeklindeki Hıristiyan kiliselerinin giriş tarafında bulunan revaklı kısma denir. Bunların bazen çift olanları da vardır ki, dışarıdakilere “dış narteks”; iç taraftakilere de “iç narteks” adı verilir. Narteksler genelde kiliseye girmek için dinen lazım gelen vasıflara haiz olmayanlara mahsustur.

Nef: Kilisede apside dik doğrultuda, birbirlerinden sütun ya da ayak dizileriyle ayrılmış, uzunlamasına mekanların her birine denir.
Sivrik: Bazı büyük kiliselerde veya kulelerde yapılan oldukça yüksek ve sivri külahlara denir. Sivrikler genelde ahşaptan yapılırlar ve üzerleri kurşun kaplanır.
Transept (Transeption): Bir kilisenin boydan boya olan uzun sahnını baş tarafına yakın bir yerinden kesen ve iki tarafta birer kol şeklinde iki sahın meydana getiren ve kilisenin içine haç şeklini veren kısımdır. Bu enine sahınla boyuna sahnın birleştiği yerde oluşan zemini dört köşeli mahale “Transept Dördülü”; kollarına da “Transept Çeliplemesi” denir. Bu kısım çoğu zaman kilisenin yan duvarlarından dışarı taşkın olur ve kapıları da bulunabilir.
Bazı transeptlerin cepheleri yuvarlak olur. İki transeptli yapılmış kiliseler de vardır.

Andron: Bizans kiliselerinde erkekler için ayrılmış bölüme denir.
Gülpencere: Genellikle kilisede orta nefin batı ucunda ve transeptin iki ucunda yer alan yuvarlak bir pencere şeklidir.
Confessio: Kilisede sunağın hemen yanında yada altında yer alan, rölik saklama işlevini gören niş veya yer altı odacığına denir.
Rölik: Hıristiyanlıkta Hz. İsa, aziz ve azizelerle ilişkili yada onlardan arta kalan kutsal eşya ya da parçalara verilen isimdir. Örneğin, Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği haçın parçaları rölik sayılır. Kutsal kişilerin kemikleri gibi, vücut parçaları da rölik’tir.
İkonostatis: Bizans kiliselerinde ana nefi apsit kesiminden ayıran ikonlarla bezeli bölme duvarına denir. Mekanı tümüyle bölmez, yerden ancak 2-3 metre yükselir.
İkon (İkona): Rus ve Yunan Ortodoks kiliselerinde, renkli İsa, Meryem ve Aziz tasvirlerine verilen addır.
Koro Yeri: Kilisede apsit ile transeptin ana nefle kesiştiği alan arasında kalan, Ortodoks kiliselerinde bulunmayan, koro üyeleri için ayrılmış kısımdır.
Manastır: Hıristiyan din adamlarının kent yaşamından uzakta yaşayıp tapınmaları için kırlık veya dağlık yerlerde kurulmuş bir dinsel yapı türüdür.

Y a r a r l a n ı l a n K a y n a k l a r  Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü, Doğan Hasol·  Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü, Doğan KUBAN·  Sanat Ansiklopedisi, Celal Esad Arseven·  Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi·  Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi·





Hiç yorum yok:

KARAYOLLARI TANIMLARI