KİLİSE MİMARİ ELEMANLARI
Hıristiyanların
ibadet etmek için toplanmalarını sağlayan mabetlere KİLİSE denir. Kiliselerin
küçük ölçekli inşa edilenlerine ŞAPEL adı verilir. Bazı kiliselere “BAZİLİKA”
ismi verilir. Kilise ile Bazilika arasındaki fark, binanın mimari şeklinden
kaynaklanır.
Hıristiyanlığın
ilk devirlerinde Hıristiyanlar, putperest mabetlerinde ibadet etmek
istemediklerinden, Romalılarca toplantı ve mahkeme salonu olarak kullanılan ve
bazilika denilen binaları kiliseye çevirmişler, ve bu şekilde mabetler inşa
ederek orada ibadet etmeye başlamışlardır. Bu sebeple bu şekildeki kiliselere
bazilika adı verilmektedir.
Kiliseler
ancak 4. ve 5. yüzyıllara doğru inşa edilmeye başlanmıştır. Kiliseler bu
dönemden önce tamamen bazilika şeklinde inşa edilmekte idi. Bazilikaların
çatıları ahşaptı. Kiliselerin üstleri ise, inşa edilmeye başlandıkları andan
itibaren kagirden yapıldı.
Bizanslılar
kiliselerinin üstünü kubbe ile örttüler. Roman kiliselerinde ise kagir
tonozlarla örtüldü. Kiliselere, halkı ibadete davet etmek için bir de kule
ilave edildi ve buna bir çan takıldı ki kilise mimarisinde bu kulelere “çan
kulesi” adı verilir.
Kilise
mimarisinde kiliseyi meydana getiren öğelerin başlıcaları şunlardır:
Katedral:
Piskoposun resmi tahtı Kathedra’nın bulunduğu piskoposluk kilisesine denir.
Mimari açıdan katedrallerin kiliseden tek farkı büyük boyutlu olmalarıdır.
Altar:
Çoğu taştan yapılan ve takdis ayini için kullanılan masa veya yüksekçe döşemeye
denir.
Altar Panosu:
Altar’ın arkasında yer alan resim yada heykelli dinsel tasvire denir.
Apsis (Apsit):
Kiliselerde koronun arkasında yer alan ve camilerin mihrap kısmının karşılığı
olan, yarım daire veya yarım çokgen şeklinde, çoğu tonozla örtülü bölüme denir.
Apsitler, çoğu zaman apsidiyoller’le çevrili olurlar.
Günah Çıkarma Hücresi:
Katolik kiliselerinde, içinde papazın oturarak, penceresinden günahkar kişinin
günahlarını dinlediği odaya denir. Günah çıkarma hücresi, 16. yüzyıldan bu yana
3 gözlü bir ahşap kulübe biçimini korumaktadır. Papaz, ortadaki bölümde oturur;
günah çıkartacak olanlar, papazınkinden kafesle ayrılmış olan iki yandaki
gözlerde yer alırlar. Günah çıkarma hücreleri, genelde kilisenin iç
duvarlarından birisine bitişik durumda ya da şapellerin bir köşesinde yer
alırlar.
Jübe:
Kiliselerde nefi korodan ayıran altı boş bir köprü şeklindeki mahfildir.
Üzerine merdivenle iki yandan çıkılır ve üzerinde incil okunurdu. Jübe’ler
Fransız kiliselerine mahsustur. 12. yüzyılda beliren jübeler, 18. yüzyılda
ortadan kaldırılmışlardır. Günümüzde ancak birkaç kilisede görülebilirler.
Çan Kulesi:
Kilisenin yanında yer alan yada ona bitişik durumda olan ve içinde çanların
bulunduğu kuledir. 8. yüzyılda S. Pietro Kilisesi’ nin çan kulesinin bulunduğu
bilinse de, zamanımıza kadar ulaşan en eski örnekler 9. yüzyıldan kalanlardır.
Narteks:
Bazilika şeklindeki Hıristiyan kiliselerinin giriş tarafında bulunan revaklı
kısma denir. Bunların bazen çift olanları da vardır ki, dışarıdakilere “dış
narteks”; iç taraftakilere de “iç narteks” adı verilir. Narteksler genelde
kiliseye girmek için dinen lazım gelen vasıflara haiz olmayanlara mahsustur.
Nef:
Kilisede apside dik doğrultuda, birbirlerinden sütun ya da ayak dizileriyle
ayrılmış, uzunlamasına mekanların her birine denir.
Sivrik:
Bazı büyük kiliselerde veya kulelerde yapılan oldukça yüksek ve sivri külahlara
denir. Sivrikler genelde ahşaptan yapılırlar ve üzerleri kurşun kaplanır.
Transept (Transeption):
Bir kilisenin boydan boya olan uzun sahnını baş tarafına yakın bir yerinden kesen
ve iki tarafta birer kol şeklinde iki sahın meydana getiren ve kilisenin içine
haç şeklini veren kısımdır. Bu enine sahınla boyuna sahnın birleştiği yerde
oluşan zemini dört köşeli mahale “Transept Dördülü”; kollarına da “Transept
Çeliplemesi” denir. Bu kısım çoğu zaman kilisenin yan duvarlarından dışarı taşkın
olur ve kapıları da bulunabilir.
Bazı
transeptlerin cepheleri yuvarlak olur. İki transeptli yapılmış kiliseler de
vardır.
Andron:
Bizans kiliselerinde erkekler için ayrılmış bölüme denir.
Gülpencere:
Genellikle kilisede orta nefin batı ucunda ve transeptin iki ucunda yer alan yuvarlak
bir pencere şeklidir.
Confessio:
Kilisede sunağın hemen yanında yada altında yer alan, rölik saklama işlevini
gören niş veya yer altı odacığına denir.
Rölik:
Hıristiyanlıkta Hz. İsa, aziz ve azizelerle ilişkili yada onlardan arta kalan
kutsal eşya ya da parçalara verilen isimdir. Örneğin, Hz. İsa’nın çarmıha
gerildiği haçın parçaları rölik sayılır. Kutsal kişilerin kemikleri gibi, vücut
parçaları da rölik’tir.
İkonostatis:
Bizans kiliselerinde ana nefi apsit kesiminden ayıran ikonlarla bezeli bölme
duvarına denir. Mekanı tümüyle bölmez, yerden ancak 2-3 metre yükselir.
İkon (İkona):
Rus ve Yunan Ortodoks kiliselerinde, renkli İsa, Meryem ve Aziz tasvirlerine
verilen addır.
Koro Yeri:
Kilisede apsit ile transeptin ana nefle kesiştiği alan arasında kalan, Ortodoks
kiliselerinde bulunmayan, koro üyeleri için ayrılmış kısımdır.
Manastır:
Hıristiyan din adamlarının kent yaşamından uzakta yaşayıp tapınmaları için
kırlık veya dağlık yerlerde kurulmuş bir dinsel yapı türüdür.
Y
a r a r l a n ı l a n K a y n a k l a r
Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü, Doğan Hasol· Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü, Doğan
KUBAN· Sanat Ansiklopedisi, Celal Esad Arseven· Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi· Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi·
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder