28 Şubat 2019 Perşembe

İŞ ve İMAR HUKUKU DERS NOTLARI - 1


 İŞ ve İMAR HUKUKU DERS NOTLARI


İmar kelime anlamını bayındırlık, bayındır duruma getirmekten almaktadır. Bayındır, gelişip güzelleşmesi, hayat şartlarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmış olan mamur (yer) anlamındadır. Böylece imar kelimesinin insan yerleşmelerinde yaşam alanının hayat şartlarına uygun hale getirilmesi, geliştirilip güzelleştirilmesi eylemlerini tanımlamaktadır.

İnsanlar bir arada yaşama gereğini çeşitli araç-gereç ve mekan üretebilme yetisi ile birleştirip ilk toplu yaşama alanlarını yarattığı dönemden günümüze kadar imar faaliyetlerinde bulunmaktadır.

İnsanların keşfettiği ve ürettiği tüm araç-gereç ve hizmet insan tarihi boyunca sürekli geliştirilmiş ve keşifler tarih boyunca devam etmiştir. İmar hizmeti de amacı,kapsamı ve kalitesi yönünden bu değişimi yaşamış ve yerleşme alanlarında yaşamsal öneme sahip bir çalışma alanı, bir tür meslek ve disiplinler arası bilimsel bir uğraş haline gelmiş ve yasalarda da tanımlanan bir işleyişe kavuşmuştur.
İşte imar faaliyetlerinin çok yönlü aktörlerinin, hizmet üretim ve sunum biçimlerini, etkileme ve etkilenme derecelerini, kamusal ve özel yararın yerleşik alandaki ilişkisini yorumlayan ve düzenleyen yasaların, yönetmeliklerin ve mevzuatların tamamına imar hukuku denilmektedir.

Şüphesiz ki yerleşme alanında meydana gelen tüm aktiviteleri tek başına imar hukuku ile yönlendirmek olanaklı değildir. Çünkü alanın kendisinin çevresinde bir etkileme alanı söz konusudur. Etkilenen bu çevre hakkında da çeşitli yasalar vardır. Bu çevre çeşitli doğa elemanlarını ve tarihsel-kültürel varlıkları da kapsamaktadır. İmar hukuku ile doğrudan ilişki içerisine giren bu yasalar da imar hukukunu algılayabilmek için incelenmesi gereken konulardır.

İmar etme sözcüğünün kapsadığı tarım, orman, hayvancılık, turizm, sanayi, yer altı ve yerüstünde bulunan ve endüstriyel alanda kullanılan madenler ile tabiatta bulunan diğer ağaç, bitki, su, hava, petrol ve her türlü doğal varlığı işleyerek insanın kullanımına sunmak için yapılan bina ve tesisleri ile bu imalatları yaparken bir başka değeri yok etmemek için İmar Hukukunun yanında diğer Hukuki düzenlemeleri de birlikte getirme zorunluluğu doğmuştur.

Olaya bütünsellik açısından da bakabilmek için planlamanın öncelik kazandığı gerçeğine varırız. Buradan hareketle planlama hakkında da sıkça konuşulacaktır. Planlama genel bir tanımlama ile yerleşmelerin fonksiyonlarının kapasitelerinin belirlenmesi, yerseçim kararlarının verilmesi, yerleşim tasarımının yapılması, uygulama modellerinin üretilmesi, yerleşik alanlarda fonksiyonların ve veya fiziksel mekanların korunması, yenilenmesi ve dönüştürülmesi gibi konularda kararlar üreten, bunları grafik metotlarla planlar halinde ifade eden ve raporlayan bir bilimdir.

Planlama çeşitli alt uzmanlık sahalarına ayrılır. Örnek olarak fiziki planlama, tasarım, bölge planlama, koruma, dönüşüm vb.

Yukarıda ki kent planlama ve imar hakkında ayrı ayrı verilen bilgiler doğrultusunda imar konusunun planlama ile ne kadar iç içe bir konu olduğu aşikardır.

Eski çağlarda yapılan yapılara bakıldığında; gelişmiş teknoloji olmamasına rağmen insan ve hayvan gücüne dayalı emekle muhteşem yapılar yapıldığı gözlenmektedir.

Bu yapıları sınıflandırdığımızda bireysel kişilerin yani hükümdar, kral, padişah, kumandan gibi ünvanları taşıyanların yaptırdığı köprüler, su kemerleri, sarnıçlar, hanlar, hamamlar, kervansaraylar, saraylar, savunma için kullanılan kaleler, surlar, bentler ve kışlalar görürüz. İnsanlığın her döneminde Havralar, Kiliseler, Camiler gibi dini yapılara rastlarız. Bu yapıların, sitili ve süslemeleri ile bulunduğu devrin mimari sitilini ve mühendislik tekniğini yansıtmakta olduğunu görürüz. Bu kültürel değerler bir yasa ile günümüzde ne şekilde korunacağı tanımlanmıştır. Günümüzde bu kentsel fonksiyonlar için yapılan yapılar kamusal yapılar olarak imar hukukunda tanımlanmıştır.

Eski medeniyetler inançları gereği bazen bir önceki medeniyetlerin ihtişamını, ibadet yerlerini yok etmek için baskılar uygulamış, buna dayalı olarak kendinden önceki devrin yapılarını, kültürünü veya dinini yok etmek için koydukları baskılar yeni mimari anlayışlarını ortaya çıkarmıştır. Yeraltında veya mağaralarda ibadet yerleri inşaa etmişlerdir. Bu yapılar bile yeni bir imar anlayışı getirmiştir.
Planlama, arazilerin belli ölçeklerdeki Halihazır Haritalarının üzerine yerleşim fonksiyonlarını çizerek bu fonksiyonları belirlemektir. Planlanan paftalar üzerinde gösterilen ve yapılması düşünülen yapıların tasarımı mimarlığı, mimarlarca tasarlanan yapıların yapımı da mühendisliği ortaya çıkarmıştır.

Sosyal yaşamın içinde yer aldığı kentsel alanla büyük bir etkileşimi vardır. Geleneksel kent dokusu kendi sosyo-ekonomik, coğrafik ve teknolojik dinamikleri ekseninde gelişmiş bir yapı sergiler.

Ülkemizde imar hukuku günümüz modern yaşamını ve teknolojik gelişimlerin kentsel etkileşimlerini göz önüne alarak oluşturulmuştur. Bu yasalar bütünü zaman içerisinde geri kaldığı düşünülse bile kentsel alanlarda geleneksel sosyal yapıyla uyumsuzluk yaşamaktadır. Bu sosyal adaptasyon halen devam etmektedir. Hukuk ve onun getirdiği planlama sosyal yaşamı doğrudan etkilediğinden geleneklerden gelen kentsel alandaki planlama %100’e yakın doğru olduğu kabul edilmiştir.

Örnek 1) Yeni doğan bir çocuğun bakımı, büyütülmesi önce ilköğretim sonrası orta öğretim daha sonra yüksek öğretime devam etmesi hem hukuksal hem de geleneksel olarak planlanmıştır. İlköğretim, ortaöğretim ve yüksek öğretimde bir sıralama yapılmıştır. Kısaca ilk veya ortaöğretimi tamamlamayanın yükseköğretim yapma şansı yoktur.
Örnek 2) Kırsal kesimde belli yaşa kadar evlenme geleneği vardır. Ayrıca hukuksal olarak da belli yaşa ulaşmayan kişiler evlenemez, evlenir ise suç teşkil eder.
Örnek 3) Ailede geleneksel görev dağılımı vardır. Yasalarda aile kurumunda görev dağılımı olmayışına rağmen geleneksel kurallara uyulur. Bunların hepsi bir planlamadır.Uyulmamaları halinde geleneksel ve hukuksal sorunlarla karşı karşıya kalınır.


İnsanlar barınacakları yerleri yapmaya başlayınca ve bu yerleşim yerleri çoğalınca birbirleri ile olan sosyal ve ekonomik ilişkileri, ulaşım ilişkileri, su ihtiyacının karşılanacağı çeşme yerleri ve su yolları, eğitim, ibadet yerleri, imalathaneler, fabrikalar, tarım, orman, turizm alanları derken komşu beldeler, ilçeler ve bölgeler arası ilişkiler olarak geniş bir yelpaze altında değişik arazi kullanma alanlarında kentsel fonksiyonların birim ve konumlandırılmalarına dikkat edilerek esnek bir plan düzenleme ihtiyacı doğmuştur. Planlanan alanlar ve de bu alanlarda yapılacak yapıların tasarımının yapılması mimarlığı, yapıların inşa edilmesi ise mühendisliği gündeme getirmiştir.
Konumuz imar hukuku ve uygulamaları olduğuna göre önce imarı tanımlayıp oluşan imar hukuku sistemine uygun olarak uygulamaları da birlikte değerlendirmek gerekir. İmar hukuku sadece imar kanunu ile açıklanamaz. Bağlı diğer uygulamalarla ilgili bir çok kanunu da ilgilendirmektedir. İmar uygulamalarında da planlama ve uygulamanın bir sitem dahilinde yapılması gerekir. Tıpkı yasal düzenlemedeki sıralama gibi;


Yasa, Anayasaya
Plan, Yasaya
Yönetmelik, Plana
Prensip kararları yönetmeliğe aykırı olamaz, prensibi getirilmiştir.

Merkezi idarenin vali yönetimindeki en önemli bölümü il, illerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır. İl, valinin yetki ve sorumluluğundaki alanlardır, buna ilçeler ve sınırına kadar tüm il toprakları dâhildir.

İlçe yönetim bakımından yurt bölünmesinde ilden sonra gelen bölümdür. İl sınırları içerisinde bu kademelenmeye göre iller merkezi yönetimden gelen kararlara, ilçeler ilden gelen kararlara uymak zorundadır. Bu bölümler birbirlerinden bağımsız karar veremezler ve verdikleri kararların uyum içinde olması gerekmektedir. Belediye, 5272 sayılı Belediye Yasasına göre kurulmuş, şehirde yaşayacak olan insanların ortak ihtiyaçlarını karşılayan il, ilçe, kasaba, belde gibi yerleşim merkezlerinde kent planlama çalışmalarının yapılması ve bu planlara uygun olarak yol, meydan, yeşil alan gibi donatı alanlarının tesis edilmesi temizlik, aydınlatma, su, toplu taşıma ve esnafın denetimi gibi kamu hizmetlerine bakan üyeleri halk tarafından seçilen başkan, encümen ve meclis olmak üzere üç organı olan teşkilattır. Belediyelerin yetki ve sorumlulukları, belediye ve mücavir alan hudutları içerisin de söz konusudur.


Mücavir alan:
İmar mevzuatı bakımından belediyelerin kontrol ve mesuliyeti altına verilmiş olan alanlardır. Mücavir alan sınırları belediye meclisi ve il idare kurulu kararına dayanarak vilayetlerce bakanlığa gönderilir ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı bunları inceleyerek tasdik eder. Mücavir alanın ilgili belediye sınırına bitişik olması gerekmez. Ayrıca, bu alanlar köyleri de ihtiva edebilir.
Mimar ve mühendislerin mesleklerini uygularken yararlanacağı ve uyulması gereken kuralları belirleyen bazı kanunlardan örnekler verirsek:

1-2863 SAYILI KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNU
Tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili, yeraltında ve yerüstünde bulunan; Taşınmaz Kültür Varlıkları, Taşınmaz Tabiat Varlıkları, Kentsel Sit, Tarihi Sit, Arkeolojik Sit ve Tabii Sit’lerdir. Bunlar şöyle özetlenebilir;
a)Her türlü yapı ( Hanlar, Hamamlar, Köprüler, Su Kemerleri, Kışlalar, İbadet Yerleri, surlar )
b)Kullandığı taşınabilir yiyecek kapları, masa sandalye vb
c)Ziynet eşyası, para, sikke vb kalıntılar
d) “Tabii Sit” Doğal değerlere sahip korular, koylar, mağaralar
e) “Tarihi Sit” Toplumları ilgilendiren, devrim niteliği taşıyan ya da toplumu olumlu ya da olumsuz yönde etkileyen savaş, doğal afet,antlaşma vb olayların geçtiği alanlar
f) “Arkeolojik Sit” Arkeolojik değerlere sahip kalıntıların ihya edilmesi ya da olduğu gibi korunması, projelendirilmesi, restorasyonu vb işlemlerin yapılması için getirilen kurallar ve uymayanlara verilecek cezaları içermektedir.

ESKİ ESER YAPI
Geçmiş medeniyetlerden günümüze intikal etmiş yapı cinsleri, insanlık veya belli toplumlar için o toplumun yararına işler yapmış insanların o işleri yaparken kullandığı tarihi olaylara sahne olmuş binalar, konut yapıları, dini yapılar, umuma açık hanlar, hamamlar, su yapıları, enerji yapıları ulaşım yapıları gibi günümüze intikal etmiş yapılardır.
Eski eserlerin restorasyonu, restitüsyonu veya yıkılıp yapılması yada yıkılmış eski eserlerin yeniden Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun kararlarına uygun olarak yeniden yapılması ve Eski eser yapılarına ruhsat alınabilmesi için yapının rölevesinin çıkarılmasında, yapı yıkılmış ise fotoğraflardan ve yapı ile ilgili toplanacak bilgilerden yararlanılır. Rölevesinin hazırlanması, koruma kurulunca onaylanması rölevesine uygun olarak restorasyon ve restitüsyon uygulamasının yapılmasını düzenlemektedir.
İnşaat yapılan alanda arkeolojik kalıntı, taşınabilir nitelikte geçmiş dönemlere ait yiyecek içecek kapları, kullanılan ziynet eşyaları veya paralar çıkabilir. Bu durumda Arkeoloji Müzeler Müdürlüklerine haber verip incelettirilmesi gerekir. İnceleme sonuçlarına uymayanlar kanuni takibata tabidir. Sit alanlarında yapılacak sit alanları koruma amaçlı planlarının ne şekilde yapılacağı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nca belirlenmektedir.

2-4734 SAYILI KAMU İHALE KANUNU
Belediyeler, özel idareler vb kamu kurum ve kuruluşlarının yatırımlarının yaptırılması hakkındaki 4734 sayılı Devlet İhale Kanunu çeşitli vergi ve harçlardan elde edilen gelirin bütçede belirtilen harcama ve yatırımları yüklenici kişi veya firmalara, uluslararası kuruluşlara yaptırılması halinde nasıl yaptırılacağını yapılan işin projelendirilmesini, bedelinin belirlemesi, denetimin nasıl yapılacağı, bir bakıma halktan toplanan gelirin en ekonomik ve en uygun koşullarda yaptırılmasını amaçlayan, buna uygun kuralları gösteren, kurallara uymayanlara verilecek cezaları belirleyen kanundur.
3-1475 SAYILI İŞ KANUNU 
İşçinin iş güvenliğini, emniyetini, işçi ve işveren ilişkilerinde doğacak ihtilafın ne şekilde çözüleceğini, ulusal ve uluslararası sözleşmelere uygun çözümler getirmeyi, tüm bu ilişkileri düzenlemeyi içermektedir.
4-5272 SAYILI BELEDİYELER KANUNU VE 5216 SAYILI BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ KANUNU
Kent yaşamını kentle ilgili alınması gereken kararlar, planlamalar, uygulamalar, inşaat ruhsatları, işletme ruhsatları özetle kent yaşamının düzenlenmesi, ihtiyaçların tespiti ve uygulamasının yapılmasını düzenleyen kanunlardır.
5-4708 SAYILI YAPI DENETİM KANUNU
Yapılacak yapının projesine uygun yapılması, kullanılan yapı malzemelerinin standartlara fenni ve teknik verilere uygun olması gibi her aşamada denetimin yapılmasını temin eden bir yasal düzenlemedir.
6-2942 – 4650 SAYILI KAMULAŞTIRMA KANUNU
Kamu kurum ve kuruluşlarının veya kamunun ihtiyacı olan arsayı temin etmek amacını düzenleyen kanundur.
7-7269 SAYILI AFET İŞLERİ KANUNU
Deprem, Heyelan ve Sel gibi doğal afetlere maruz kalan alanlar ile bizzat Afete uğramış kişilere yapılacak yardımlar, Afete maruz kalmış bölgelerde alınması gereken tedbirleri içeren kanundur.
Görüldüğü üzere sadece 3194 sayılı imar kanununda getirilen kurallarla mesleki sorumluluğumuzu açıklamak mümkün olmamaktadır. Uygulama yaparken toplum hayatını düzenleyen diğer kanuni sorumluluklarımızı da bilmemiz gerekmektedir.
Ayrıca şuandaki yasaların verdiği sorumluluklar bugün için geçerli olup iler ki yıllarda tekniğin gelişmesi sonucu veya toplumsal ihtiyaçların değişmesi uluslararası antlaşmalar gereği iç hukuk sistemimizde yapılacak değişiklikleri takip etmemiz gerekmektedir.
8-3621/3830 SAYILI KIYI KANUNU
Deniz, tabii ve suni göl ve akarsu kıyılarının sahil şeritlerinin doğal ve kültürel özelliklerini koruyarak toplumun yararlanmasına açarak, kamu yararına kullanmak esaslarını tespit eden kanundur
9-3194 SAYILI İMAR KANUNU
Mühendis ve Mimarların mesleklerini icra ederken temel ilgili yasaları 3194 sayılı imar yasasıdır. Bu yasanın birinci bölümünde ki 1-2-3-4-5 maddeleri, genel hükümler ve tarifleri; İkinci bölümünde ki 6-7-8-9-10-11-12-13-14. maddeleri imar planlarının yapımı; Üçüncü bölümde ki 15-16-17-18-19.maddeleri imar planlarına uygun olarak arsa üretilmesi için tevhit, ifraz, terk şartları;
Dördüncü bölümde ki 20-21-22-23-24-25-26-27-28-29-30. ve 31-32-33-34-35-36-37. maddeleri bina ve tesisleri yapımı, ruhsat alma – ruhsatsız yapıya yapılacak işlem gibi hususları; Beşinci bölümde ki 38-39-40-41-42-43-44 maddeleri Halihazır harita ve İmar Planlarının hangi meslek mensupları tarafından yapılabileceğini, yıkılacak yapıları, umumun sağlığının korunmasını ve ceza hükümlerini, 45. madde mücavir alan sınırlarının tespitinin nasıl yapılacağını;
Altıncı bölümde ki 46-47-48. maddeler 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu ile ilgili hükümleri, yapıların bölgeler içerisindeki yapılanma koşullarını; Yedinci bölüm de geçici madde olarak 1-2-3-4-5-6-7 ve 8. maddeleri ihtiva eder.
49.madde İmar Yasasının yürürlüğe girme süresini belirler. 50.maddesi imar kanunun hükümlerinin Bakanlar Kurulu tarafından yürütüldüğünü belirlemektedir.
3194 sayılı imar yasasının birinci bölümü genel hükümler başlığında toplanan maddeler tüm meslek mensuplarını, ikinci bölümdeki maddeler daha ziyade Mimar ve Şehir Plancılarını, üçüncü bölümdeki maddeler Harita Mühendisleri, Mimar ve Şehir Plancılarını, dördüncü bölüm tüm mimar ve mühendisleri, beşinci bölüm tüm meslek mensuplarını ve gayrimenkul sahiplerini kapsar.
Buna göre herhangi bir yapının inşaatına başlanılabilmesi için öncelikle;


İMAR PLANLARI : 3194 sayılı yasanın 8. Maddesindeki sıralamaya göre imar planlarının yapılmış olması gerekiyor.
PROJE: İmar planlarında belirtilen şartlara, sağlamlığa, estetiğe, fen ve sağlık şartlarına, çevresel değerlere, ulusal ve uluslar arası teknik, hukuki kural ve kriterlerine uyularak yapılan tasarıya proje denir.
RUHSAT : Hukuksal ve teknik kriterlere göre hazırlanan projenin uygulanması için yapılacak her türlü çalışmaya İnşaat, inşaat yapmak için imar kanunun 21-26. maddelerde belirtilen, yetkili kurumlardan alına izne İnşaat Ruhsatı denir.
YAPI KULLANMA İZNİ : İmar kanunu 30. Maddesine göre ruhsat ve eklerine uygun olarak tamamlanan yapının kullanılabilirliğinin fen ve sağlık kurallarına göre tetkik edilip verilen izne Yapı Kullanma izni denir.
Nasıl ki yasal düzenlemelerde makro düzeyden mikro düzeye doğru açılım sağlanmışsa planlamada da aynı disiplin getirilmiştir. Buna göre;
İmar Kanunun 8.maddesinde belirtildiği üzere;
  
Uygulama planı, Nazım plana,
Nazım plan, Çevre Düzeni planına,
Çevre düzeni planı, Bölge Planına aykırı olmaması gerekir.

BÖLGE PLANI :
Bölge Planları, ülke düzeyinde veya bölgeler bazında ( İç Anadolu Bölgesi, Karadeniz Bölgesi gibi ), Kalkınma Planlarına da uyulmak suretiyle, Ulusal ve Uluslar arası Antlaşmalar; hukuki ve ticari ilişkiler ve ülke geleceğini belirleyecek Tarım, Orman, Sanayi, Turizm ve Yerleşim Alanları gibi fonksiyonların dağılımı ile birlikte nüfusun ekonomik ve sosyal yapısını güçlendirecek ve gereksinimlerini makro düzeyde hedefler koyarak belirleyen planlardır. Bölge planları, ölçek olarak 1/100.000 ve üzerinde olan ve Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanıp Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce onaylanması gereken planlardır.
Bu planların hazırlanma sürecinde, planlanacak bölgenin yakın çevresindeki diğer bölgelerle bir bütünlük içerisinde ele alınması ve değerlendirilmesi için;
Kalkınma Planındaki öneriler
Yönetim yapısı, idari bölünüşler
Orman Alanları
Tarım Alanları
Jeolojik-jeoteknik ve Afete Maruz Alanlar
Askeri Alanlar
Maden Kaynakları
Turizm Alanları
Doğal Sit Alanları
Arkeolojik Alanlar
Tarihi Sit- Tabii Sit Alanları
Ulaşım Planlaması
Yerleşim Alanlarının Yön ve Büyüklükleri ve birbirleriyle olan ilişkileri
Nüfus Planlaması


Bunların hepsi bir bütünlük içerisinde ele alınarak bilimsel yöntemlere dayalı, yeterli kapsamda araştırmalar yapılıp ilgili kamu ve kuruluşlarının görüşleri alınır.
Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanarak tasdik edilen Bölge Planları Bakanlıklar ve Valiliklere gönderilir. Bundan sonra yapılacak olan Çevre Düzeni Nazım İmar Planının hazırlanmasına yön verecek bir plan olup, ölçeği bölgenin özelliğine göre 1/100.000 veya üzerinde olabilir.

YARARLANILAN KAYNAKLAR
•İMAR HUKUKU VE UYGULAMALARI(Ders Not)İNŞ. MÜH. REŞAT AKÇAY


Hiç yorum yok: