rölöve etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
rölöve etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Nisan 2008 Salı

RESTORASYON ÖNCESİNDE YAPILAN ÇALIŞMALAR

RESTORASYON ÖNCESİNDE YAPILAN ÇALIŞMALAR


Restorasyon çalışmalarına başlamadan önce anıt fotoğraf, video vb. tekniklerle ayrıntılı olarak belgelenir, ölçekli çizimleri yapılır, ayrıca
a. tarihçesi, .b. estetik özellikleri ve değeri, c. teknik özellikleri (yapım teknikleri, malzeme ve taşıyıcı sistemi), d. yasal statüsü, incelenir. çoğu kez rölöve ile birlikte yürütülen araştırmalar anıtın iyice tanınmasına olanak verir. Mimar çeşitli kaynaklardan derlediği bilgiler ışığında yapılacak restorasyonu yönlendirecek temel verileri elde eder. Sorunları çözmek için mevcut Olasılıkları gözden geçirir; olumlu ve olumsuz yönlerini tartışarak; en az müdahaleyle en iyi korumayı sağlayacak yöntemi seçmeye çalışır. Yeterli ön araştırma yapılmadan ve düşünme fırsatı olmadan onarıma geçilmesi kötü uygulamaya yol açacağından, bu araştırmalar üzerinde önemle durulması gerekir.

TARİHİ VE ARKEOLOJİK ARAŞTIRMALAR

Tarihi yapılar hakkındaki araştırmaların ilk aşamasında elde edilebilen bilgiler çoğu kez yapım tarihi ve yaptıran kişinin kimliği ile sınırlı kalabilir. Eğer yapının bir yazıtı bulunmuyor ve yaptıran kişinin hangi tarihte yaşadığı bilinmiyorsa, tarihlendirme binanın üslup, yapım tekniği, plan, cephe düzeni gibi özelliklerine bakılarak yaklaşık olarak yapılabilir.

Mimarlık tarihi kitaplarından yararlanılarak üzerinde çalışılan anıtla aynı dönemde yapılmış diğer yapılar hakkında bilgi sağlanır, karşılaştırmalı bir değerlendirmeye gidilebilir. Yapının zaman içinde geçirdiği deprem, yangın ve onarımları saptamak, ilk durumunu anlayabilmek için tarih kitaplarına ve belgeliklere başvurmak gerekir. Cami, medrese, kütüphane, hamam, kervansaray gibi anıtsal eserlerle ilgili vakfiyeler, inşaat ve onarım defterleri Başbakanlık, Topkapı Sarayı Müzesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivlerinde bulunabilir. Osmanlıca, Arapça ya da Farsça olan bu metinleri okumak ve anlamak için tarihçilerin yardımına gerek duyulur.

Bazı anıtlar, mimari dönemler, üsluplar üzerine ayrıntılı araştırmalar mevcuttur. 17 .yüzyılda yaşayan Evliya Çelebi'nin ünlü Seyahatname adlı eseri ve aynı dönemin vakanüvisi Naima'nın Tarih'i dönemlerinde yapılan yeni binalar ve onarımlar hakkında bir kısmı önemli olabilen açıklamalar içermektedir. Belirli yapı tipleriyle (camiler, kiliseler, tekkeler, hamamlar vb) ilgili eserlere dayanarak bugün değişikliğe uğramış yapıların eski durumları saptanabilir.

Genellikle 19. yüzyıldan önceki dönemlere ait özgün çizimleri bulmak güç, hatta olanaksızdır. 19. yüzyıl ve erken 20. yüzyılda yaşayan ünlü mimarların bir bölümünün arşivlerine ulaşılabilmekte ve ilk tasarımlarına ait plan, kesit ve renkli perspektif çizimlerinden yararlanmak mümkün olabilmektedir. Ulusal Mimarlık akımının önde gelen mimarlarından Kemalettin Bey'in eserlerine ait özgün çizimler, kimi değişikliğe uğramış olan yapıların iç mekan düzenleri ve özgün ayrıntılarına ışık tutmaktadırlar.

Eski fotoğraflar tarihi binaların ve kentlerin geçmişteki durumlarını anlamak için en sık başvurulan belgelerdir. Bu teknik olanağın ortaya çıkışından önceki döneme ait minyatürler, gravürler, eskizler, suluboya resimler, yağlıboya tablolar, fotoğraf kadar objektif olmasalar da, kentsel doku ve mimari karakter, meydan ve sokak oluşumları, binaların cephelerinde kullanılan renkler, çatı biçimleri ile genel görünümü etkileyen ağaç türleri hakkında fikir verirler. Tarihçilerin yazdıkları ile grafik belgelerin sağladığı veriler birleştirildiğinde binalar hakkındaki bilgiler daha da netleşmektedir.

Bir anıt ve çevresindeki sokak dokusu ve yapılar hakkında eski haritalar da ayrıntılı bilgi sunarlar. İstanbul’da Suriçi bölgesinin yangın ve imar hareketlerinden önceki kent dokusu için 1875'Iere tarihlenen taşbaskısı harita önemli bir kaynaktır. J. Pervititch ve diğer topograflarca hazırlanan sigorta ve yangın haritaları kentin 20. yüzyılın ilk yarısındaki sokak dokusu ve yapı karakteri hakkında başvurulabilecek kaynaklardır. Bu belgeler yardımıyla üzerinde çalışılan anıtın eski doku içindeki konumu, çevresindeki yapılar hakkında bilgi edinilebilir.

Uzun süre ihmal edilen, üzerinde ağaçlar büyümüş, içi toprak ve yıkıntı ile dolmuş binalarda duvarları ve döşeme seviyesini ortaya çıkarmak için moloz kaldırılır. Arkeolojik veriler barındıran dolguların temizliği bilimsel kazı şeklinde, uzman gözetiminde yapılır. Kazı buluntuları (seramik, yazıt, mimari parça), ile yangın, yıkım, yeniden yerleşmeye ait değişik tabakalar (stratigrafi) fotoğraf ve ölçekli çizimlerle belgelenir. Özgün yapıyı daha iyi kavrayabilmek için sonradan eklenen gelişigüzel duvarların, ara katların, çatıların kaldırılması gerekebilir. Temizliğe başlamadan önceki durum fotoğraf ve çizimlerle belgelenir; kazı ve temizliğe başlayabilmek için Kültür ve Tabiat Varlıkları Bölge Kurulu'na başvurularak izin alınır.

SANAT TARİHİ ARAŞTIRMALARI

Anıtın tasarımında etkili olan estetik anlayışının, mimari tasarım ilkelerinin irdelenmesi, yapıldığı dönemin sanat akımlarının belirlenmesi, ait olduğu yapı tipinin tanınması ve tipolojik olarak değerlendirilmesi konuları yapıtın sanat değerinin ortaya çıkarılması açısından gereklidir. Yapının bezeme programı içinde yer alan çini, duvar resmi, ahşap işçiliği, malakari bezeme ve benzeri sanat değeri taşıyan ayrıntıların nitelikleri ve bu niteliklerin dönemleri için taşıdıkları önem araştırılır. Yazıtlar, monogramlar, güneş saatleri, taşçı işaretleri, kullanıcılar tarafından duvarlara yazılmış yazılar ve karalanmış şekiller binanın ilk döneminden günümüze kadar geçirdiği evreler hakkında veri sağlayan belgeler olarak değerlendirilir.

Anıtın sanat değerini anlamak ve yorumlamak açısından tasarımından ve yapımından sorumlu mimar ve diğer sanatçıların saptanması önemlidir. Bir eserin aynı dönemin benzer yapıtlarıyla üslup ve tipoloji açısından karşılaştırılarak, çağının mimarlığı içindeki yerinin belirlenmesi de yararlı olur. Bu ayrıntılı çalışmalar her zaman sanat ve mimarlık tarihi kitaplarından yararlanılarak gerçekleştirilemez. Binanın yapıldığı dönem üzerinde çalışan, o alanda uzman sanat/mimarlık tarihçilerinin birikimlerine başvurulması gerekir.

Yapının ilk tasarımındaki ve daha sonraki dönemlerdeki onarımlarında uygulanan renk düzeninin ve bezeme katmanlarının incelenmesi de restorasyon öncesinde özel bir araştırma konusu oluşturur. Boya tabakalarının analizi için küçük sondajlar yapılır. Değişik bezeme katmanlarının varlığı saptandığında bezemeli son tabakanın altından çıkan ve daha önceki dönemler hakkında ilginç veriler sağlayan izlerin niteliğinin daha iyi anlaşılabilmesi için üst tabakanın kaldırılması gerekebilir. Böyle bir araştırmanın nerede duracağı, hangi bezeme tabakasının sergileneceği veya feda edileceği konusundaki karar Kültür Bakanlığı’na bağlı Koruma Kurulları tarafından verilir.

TEKNİK ARAŞTIRMALAR

Restore edilecek binanın durumunun incelenmesi, hasar nedenlerinin araştırılması ve teşhis edilmesi disiplinler arası araştırmalar gerektirebilir. Onarımı yürütecek mimar nemden. kaynaklanan çeşitli sorunları, farklı oturma, ezilme, çatlama gibi taşıyıcı sistem aksaklıklarını, malzemelerdeki bozulmaları, yanlış onarımların neden olduğu hasarları teşhis etmek ve çözümleyebilmek için yapı fiziği, zemin ve strüktür mühendisliği, kimya, malzeme bilimi uzmanlık alanlarından yardım alır.

Zeminle ilgili bir kuşku olduğunda, zemin mühendislerine danışılmalıdır. Sondaj, askıya alma veya geçici desteklere gerek olup olmadığına zemin ve strüktür mühendisleri karar verir. Temel genişliği ve derinliğinin anlaşılması için araştırma kazısı yapılması istenebilir. Çatlakların hareketli olup olmadıklarını anlamak için cam Levhalar yapıştırılır veya çatlak monitörü yardımıyla çatlak genişliği sürekli ölçülerek izlenir. Yüzeydeki çatlakların gerisindeki duvarın durumunu gözlemek için sıvaların raspa edilmesi söz konusu olabilir. Ayrıca sıva altındaki duvarın türünü (taş, tuğla, ahşap karkas vb.) anlamak için de benzer araştırmalar yürütülür. Zemin ve sıva altındaki durumu gözlemek için kazı, raspa ve benzeri çalışmalar yapılacaksa, araştırma öncesi durumun fotoğraf ve çizimlerle belgelenmesine özen gösterilmelidir. Ahşap iskeletli yapılarda bağlantıların sağlam olup olmadığı araştırılır; zeminden yükselen nem, çatıdan sızan sular sonucu taşıyıcı öğelerde, kaplamalarda bozulma olup olmadığı incelenir. Ahşap döşemeli kargir yapılarda, kirişlerin duvar içine giren kısımlarının bozulup bozulmadığına bakılması gerekir. Kapalı mekanlarda küf ve mantarlar gelişeceğinden, çatı aralarına ve bodrumlara havalanma olanağı sağlanması önemlidir.

Cephelerdeki incelemeler için genellikle merdiven kullanılır. Merdivenle ulaşma güçlüğü olan yerlere vinç sepeti ile yaklaşılabilir. Daha uygun olanı, onarımda da kullanılacak olan bir iskelenin kurulmasıdır. Genellikle araştırmaların yapıya zarar vermeyen yöntemlerle yürütülmesi yeğlenir. İlerleyen teknoloji bu olanakları arttırmaktadır. Örneğin duvarın içindeki boşluk ve malzeme farklılıklarını anlamak için radar, mekanik darbe ile yaratılan ses dalgaları, ültrasondan yararlanılmaktadır. Duvar örgüsündeki taş blokları, ya da sütun, başlık gibi mimari bileşenleri birleştirmek için kullanılan metal bağlayıcıların (kenet ve miller) yerlerini, ne durumda olduklarını belirlemek için gamma ışınlarından yararlanmak mümkündür.

Bilgisayar programlarıyla anıtın yük dağılımı belirlenebilmekte, basınç ve çekme gerilmelerinin yoğun olduğu, depremde riskli olan bölgeler saptanmaktadır.

Ancak her zaman bu yöntemleri uygulama şansı kolayca elde edilemez. Bu olanaklar sağlanamadığında, araştırmalar daha ucuz yollarla ve yapıya en az zarar vermeye dikkat edilerek sürdürülür. Tarihi yapıda kullanılan malzemelerin özelliklerinin (basınç, çekme, eğilme, su emme, genleşme vd.) belirlenmesi de anıtın mevcut durumunun değerlendirilmesi açısından gereklidir. Ayrıca malzeme türlerinin (taş, tuğla, kerpiç, ahşap, harçlar, metaller, boyalar), hangi kaynaklardan getirildiklerinin, fiziksel ve kimyasal özelliklerinin saptanması restorasyonda kullanılacak malzemelerin niteliklerinin belirlenmesi açısından da önemlidir. Mevcut malzemelerin tanınabilmesi için uygun yerlerden örnekler alınarak Iaboratuvar testleri yapılır. Harç örneklerinin cephe gerisinden, az bozulmuş kısımlardan alınması uygundur. Bünyeyi oluşturan ana malzemelerden örnek almak için harç bağlantısı gevşemiş, bezemesi olmayan taş veya tuğla elemanları seçmek uygun olur. Kolayca sökülebilen parçalar yoksa, değişik boyutlu matkaplar kullanılarak karot alınması gerekebilir. Hasar verici olan bu yöntemin uygulanabilmesi için önceden yetkili koruma kurulundan izin alınması gerekir. Alınan bütün örnekler numaralanarak torbalara veya kutulara konulur ve yerleri rölöveler üzerine işaretlenir. Karotlar incelenerek yapının o bölgesindeki malzemenin kompozisyonu, doluluk boşluk oranı, harç dağılımı anlaşılabilir; örnekler üzerinde mukavemet ölçümleri yapılabilir. Deneyler sonucu saptanacak olan özellik farklılıkları değişik yapım dönemleri, onarımlar hakkında ipuçları verebilirler. Bu ilişkiler araştırılıp yorumlanır. Malzeme tür, renk, işleniş ve boyut özelliklerinin tarihi bilinen başka yapıların malzemeleriyle karşılaştırılması da önemlidir.

Eğer Ayasofya gibi karmaşık sorunları olan, evrensel öneme sahip antik bir anıtın bakım ve onarımı söz konusuysa önce anıtın özgeçmişi derinliğine incelenmeli ve bugünkü sorunları iyice kavranmalıdır. Bir yandan anıt hakkındaki mevcut yayınlardaki bilgileri derlemek, öte yandan fiziksel durumunu tam olarak saptamak için ayrıntılı gözlem ve kayıtlara gerek duyulur. çağdaş teknolojinin sunduğu olanaklardan yararlanarak, mevsimlere bağlı olarak nem ve ısı, zemin suyu seviyesi değişiklikleri, çatlak hareketleri, deprem etkileri gibi konuların sürekli izlenmesi, kaydedilmesi sağlanır.

YAPININ YASAL STATÜSÜ

Onarılması düşünülen yapının koruma derecesi ona yapılacak müdahalenin sınırlarını da tanımlar. Aynen korunması gerekli 1. grup yapılarda ek ve değişiklik yapma olanağı kısıtlıdır. Önemli iç mekan özelliğine, bezemeye sahip olmayan 2. grup yapılarda, cepheye yansımayan değişikliklere izin verilmektedir. Eğer çalışmaya başlanırken onarılacak binanın koruma grubu bilinmiyorsa, 1/500 ölçekli kadastral durumu, 1/50 ölçekli rölövesi ve fotoğraflarını içeren bir dosya, anıtın bulunduğu yerin bağlı olduğu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na sunularak statüsünün saptanması istenir. Rölöveler yapıyı tam olarak anlatacak şekilde plan, kesit ve görünüşleri kapsamalıdır. Yapıya ait iç ve dış fotoğraflar, çekildikleri yer ve yönleri plan üzerine işaretlenerek, tarihi, estetik ve teknik araştırmaları içeren rapor ve rölövelerle birlikte Kurul'a sunulur. Rölövelerde malzeme türleri ve mimari bileşenlerin korunma durumları açıklamalarla belirtilir. Bezemelerle ilgili fotoğraf ve ayrıntılı çizimlerin de dosya içinde yer alması gerekir. Bölge kurulları sorumluluk bölgeleri içinde yer alan tescilli her bina için bir dosya düzenlerler ve o yapıyla ilgili belge ve bilgileri saklarlar. Restorasyon projesi hazırlamaya girişmeden önce bu görevi üstlenen mimarın ilgili koruma kurulunun dosyasında bulunan eski fotoğraf ve rölöveleri, restorasyon projelerini ve kararları inceleyerek geçmişteki işlem ve kararlar hakkında bilgi edinmesi yararlı olur.

Tarih kitaplarından, arşiv belgelerinden, özel monografilerden ve gözlemlerden yararlanılarak derlenen bilgiler ışığında tarihi yapının dokusunun daha iyi kavranıp anlaşılması mümkün olur. Binanın daha önce yapılmış rölöveleri, eski fotoğrafları, yöreyle ilgili hava fotoğrafları, haritalar, kent planları, gravürler yapıyla ilgili vakfiye ve vakfa ait gelir gider kayıt defterleri, onarım keşifleri veya onarım harcamalarının kaydedildiği defterler, gezginlerin notlarında yer alan gözlemler de sağladıkları bilgilerle bazı karmaşık noktaların çözümlenebilmesine olanak sağlarlar. Bozulma süreçlerinin ve malzemelerin incelenmesi sonrasında derlenen bilgilerle yapılacak restorasyonu yönlendirecek temel veriler derlenmiş olur. Bu bilgiler ışığında onarım olasılıkları tartışılır ve çabalar en az müdahaleyle koruma ilkesine uygun öneri geliştirme üzerinde yoğunlaşır.

I.RÖLÖVE
I.I. Rölöve Çizimleri


a)1/500 veya 1/200 vaziyet planı (Mevcut Durumun Belgelenmesi)
Parselde yer alan yapının mimari öğeleri (avlu, bahçe duvarları, kuyu, fırın, tandır, çeşme, müştemilat vb.) ve doğal öğeler (ağaç, bitki türleri, ekili-dikili alan vb.) yapı-avlu-bahçe girişleri, yapının kendi parselindeki oturumu ve köşe kotları, yol yapı ilişkisini tanımlayan kotlar gösterilecektir. Vaziyet planında sokak-bina ilişkisini gösterir aynı ölçekte kesit bulunacaktır.
b-) Kat Planları, (1/50 ölçeğinde kesit ve görünüşleri ölçülü ve ölçüsüz olmak üzere hazırlanacaktır.)
c-) Çatı Planı (1/50 ölçeğinde kesit ve görünüşleri ölçülü ve ölçüsüz olmak üzere hazırlanacaktır.)
d-)Cepheler (1/50 ölçeğinde kesit ve görünüşleri ölçülü ve ölçüsüz olmak üzere hazırlanacaktır.)
e-) Döşeme ve tavan planları (1/50 ölçeğinde kesit ve görünüşleri ölçülü ve ölçüsüz olmak üzere hazırlanacaktır.)
f-) En az iki kesit (Kurulun gerekli görmesi halinde ikiden fazla 1/50 ölçeğinde uygulama projesi çizim tekniğinde) Birbirine dik, bir tanesi merdivenden geçecektir.
g-) En az iki (Kurulun gerekli görmesi halinde ikiden fazla 1/50 ölçeğinde uygulama projesi çizim tekniğinde) sistem detayı (Cephe 1/20, Plan 1/20, Kesit, 1/20)
h-) Pencere, kapı, tavan eteği, ocak, dolap, niş, saçak, taşıyıcı sistem, süsleme elemanları vb. yapı öğelerinden tipik olanlarına ilişkin sistem ve nokta mimari detaylar (Ölçekler 1/10, 1/5 ve 1/1 dir.)
I.II. Vaziyet Planı Raporu: Yapının ve bulunduğu parsele bitişik komşu yapıların pafta, ada, parsel, envanter ve kapı numarası, mülkiyet sınırları (Kadastral) mülkiyet durumları, son durum sahiplilik sicil kayıtlarına yer verilecektir.
I.III. Alt Yapıya İlişkin Şematik Gösterimler: Yapının mevcut halihazırdaki varsa özgün pis su tesisatının, yeni elektrik, su, havagazı, telefon tesisatı gösterilecektir.
I.IV. Fotoğraf albümü:
Binayı, çevresini ve sokağı kültür varlığının, çekim yönlerinin kroki üzerinde gösterildiği, çekim tarihi ve çekim yapan kişinin adının belirtildiği yeteri kadar iç ve dıştan çekilmiş fotoğrafları içeren (10x15 cm ebadında) A4 normunda albüm, (Kurulun gerekli görmesi durumunda aynı yerden çekilecek saydamlar set halinde çerçevelenerek üzerine çekim tarihi ve yeri belirtilerek teslim edilecektir.
I.V. Rölöve Analiz Raporu
A- Tanımlar
a-) Yapının oluşumunu sağlayan ekonomik, sosyal, kültürel ve tarihi etkenler
b-) Yapının mimari tanımı (Her proje için yapının çevresi ile ilişkisi konumu, açık ve kapalı mekanların mimari tanımı, işlev tanımı, mimari elemanları vb.)
c-) Yapım tekniği ve malzeme kullanımı, temel yatay ve düşey taşıyıcı elemanlar, dolgu elemanları, yatay ve düşey kaplama elemanları, örtü malzemeleri ve tekniği, süsleme elemanlarına ilişkin mevcut durum tanımları
d-) Yapıda yaşayan nüfus ve sosyo kültürel, ekonomik yapısına ilişkin bilgiler
e-) Yapıların oluşumunu sağlayan ekonomik, sosyal, kültürel ve tarihi etkenler ile özgün kullanımına ilişkin ulaşılabilen belgeler, kaynaklar (fotoğraf, resim, tapu kaydı, vb.)
B- Sorunlar ( Mevcut Fiziki Durum Değerlendirmesi)
a-) Yapısal bozulmalar, deformasyonlar ve dağılımları, temel sorunları, yatay ve düşey yönde taşıyıcı sistem sorunları, dolgu malzemesinin sorunları, cephe elemanları sorunları, cephe kaplama ve üst örtü malzemesine ait sorunlar, cephe mimari süslemelere ve yapı malzemesine ait sorunların tespiti, nedenleri, çözüm önerileri.
b-) Kullanım (Aşırı yüklenme, terk edilme vb.) sonucu oluşan bozulmalar ve dağılımları,
c)Dış fiziksel etkenler (rüzgar, kar, yağmur, güneş, don, yeraltı suyu vb.) sonucu oluşan bozulmalar ve dağılımları,
d)Malzeme sorunları; Yapıdaki mevcut malzemelerin durumu ile korumaya yönelik müdahale yönteminin belirlenmesi ve yeni önerilecek malzemenin tespiti için yapılması gerekli olan malzeme laboratuar analizlerinin verilmesi,
C- Rölöve Müdahale Paftaları
Belirlenen (sistem ve yapı öğelerine ait detaylar hariç) ölçüsüz rölöve çizimleri üzerinde şu hususlar işlenecektir.
a) Yapıya çeşitli dönemlerde yapılan müdahaleler ve bunların dönemlerine göre gruplandırılması,
b) Yapıda bugün mevcut olmayan elemanlara ilişkin olarak yapıdan elde edilebilen bilgiler, izler,
c) Dönem eklerinin, korunması gerekli nitelikte olup olmadıklarının belirlenmesi,
d) Rölöve analiz raporu ve Rölöve Müdahale paftalarında belirtilen malzeme, bozulmalar ve muhdeslerin tanımları ölçüsüz rölöve paftaları üzerinde işlenecek ve raporla gerekli referans ilişkisi kurularak öneriler ve kararlar getirilecektir.
II. RESTİTÜSYON PROJESİ
II. I. Restitüsyon Projesi Çizimleri
a) Kat Planları (1/50 ölçeğinde hazırlanacaktır.)
b) Çatı Planları (1/50 ölçeğinde hazırlanacaktır.)
c) Cepheler (1/50 ölçeğinde hazırlanacaktır.)
d) En az iki kesit (1/50 ölçeğinde hazırlanacaktır.)
e) Detaylar (1/10, 1/5, 1/1 ölçeğinde hazırlanacaktır.)
II.II. Restitüsyon Raporu
· Yapının geçirdiği dönemlere ait değişmişliklerin (ekler, yok olan mimari elemanlar, kapatılan-açılan kapılar, pencereler, izler vb.) siyah-beyaz grafik veya renkli anlatımla ifade edilmesi
· Yapının geçirdiği değişikliklerin (ekler, yok olan mimari elemanlar vb.) her döneme göre ayrı ayrı çizimler üzerinde restitüsyon dayanakları (yapıdan gelen izler, karşılaştırmalı çalışma, benzer yapı, eski fotoğraf, resim, sözlü kaynak, mimari gereklilik vb.) da belirtilerek siyah-beyaz grafik veya renkli anlatımla ifade edilmesi
III. RESTORASYON PROJESİ
III.I. Restorasyon Projesi Çizimleri
a) Kat Planları (1/50 ölçeğinde uygulama projesi çizim tekniğinde hazırlanacaktır.)
b) Çatı Planı (1/50 ölçeğinde uygulama projesi çizim tekniğinde hazırlanacaktır.)
c) Cepheler (1/50 ölçeğinde uygulama projesi çizim tekniğinde hazırlanacaktır.)
d)En az iki kesit (1/50 ölçeğinde uygulama projesi çizim tekniğinde hazırlanacaktır.)
e)En az iki (Kurulun gerekli görmesi halinde
ikiden fazla yerden geçirilen ve yapısal sistem ile malzemeyi tanımlamayı amaçlayan) sistem detayı (1/20 ölçeğinde hazırlanacaktır.)
Bu çalışmalara yönelik sistem detayları plan, kesit ve görünüşleri ölçülü ve malzeme tanımlı olarak 1/20 ölçekte hazırlanacaktır.
f) Detaylar (1/10, 1/5, ve 1/1 ölçekte nokta detayları verilecektir.
Özgün niteliğine göre yenilenmeleri zorunlu veya muhdes olan mimari elemanlar yerine, yeni getirilen öneri mimari elemanlara ilişkin 1/10, 1/5, 1/1 ölçekte detaylar mutlaka üretilecektir.
III.II. Restorasyon Raporu
Restorasyon raporundaki saptamalar ve değerlendirmeler sırasında aşağıdaki hususlara dikkat edilecektir:
a) Yapıda müdahale türleri saptanırken özgün
yapının korunması açısından kullanım önerileri ile tarihi çevre bağlantılarının irdelenmesi,
b) Restorasyona yönelik teknik imkanlarla, özgün malzeme temin edilmesi ve kullanımı durumunda;
· Yapının korunmasına yönelik müdahaleler ile özgün yapı aksamlarının irdelenmesi,
· Özgün malzemenin yeni kullanımda değerlendirilmesi
· Yeni malzemelerin özgün malzemelerle birlikte kullanımında oluşacak kimyasal/görsel uyum ve uyumsuzluklar,
· Malzemelerin nasıl ve nereden temin edileceği,
c) Yapılacak müdahalelerde;
· Restorasyonda koruma ve yenileme ağırlıklı müdahalelerde gereksinimler, ilkeler ve biçimleri
· Yenilenmeler,
· Konservasyonlar,
· Tamamlamalar,
· Deformasyonların düzeltilmesi,
· Yapının yabancı elemanlardan ayıklanması
· Yapının bakımını kolaylaştırıcı önlemler,
· Yangın önlemleri,
· Bozulmayı geciktirici önlemler,
· Nem sorununun giderilmesi,
· Vejetasyonun (Bitkilenme) giderilmesi,
d) Onarım Aşamalarında,
· Yapının mevcut fiziki durumunun tespitine bağlı olarak, korumaya yönelik ilk müdahalelerin neler olabileceğinin saptanması, onarım aşamalarının belirlenmesi,
· Askılama ve safhaları,
· Dolgunun boşaltılması,
· Sökümler, hafriyatın yapılması,
· Üst örtünün onarımı ve yenilenmesi,
· Deformasyonların düzeltilmesi,
· Taşıyıcı sistem müdahaleleri,
Belirtilerek hazırlanacaktır.


Alıntıdır....

Rölöve ve Restorasyon İçin Sözlük

ALÇI: Toprak içinde katmanlar halinde bulunan alçıtaşının, özel fırınlarda 120o-180°C arasında pişirilip kristal suyunun uçurulması ve kalan kalsiyum sülfatın öğütülmesiyle elde edilen; su ile karıştırıldığında kısa süre içinde katılaşma özelliği gösteren, donduğunda hacmi yaklaşık %1 oranında artan, beyaz renkli bir toz halindeki inorganik esaslı bağlayıcı yapı malzemesi. Kum ya da kireç ile karıştırılarak duvar ve tavan sıvalarında, revzen yapımında, heykel, silme, mukarnas ve her tür kabartma bezemede, kalıp alınmasında kullanılan bu malzemenin yangına karşı dayanımı oldukça yüksektir. İçinde 2 molekül su bulunduğundan, alevlerle sarıldığında ısının büyük bir kısmı suyun ayrılmasında tüketilir ve ayrılan su buhar halinde alçının içine dolarak yangının yayılmasını önler. Dayanıklılığını etkileyen diğer bir konu homojenliğidir; gerektiğinden çok veya az pişmiş kısımlar, kil, kireç vb. yabancı maddeler içermemelidir. Bunun için kaplama ve kabartma işlerinde kullanılacak alçı kıl elekten, sıva işlerinde kullanılacak alçı ise ipek elekten geçirilir

ALTlN VARAK: 24 ayarlık külçe altının dövülerek veya merdaneden geçirilerek 1 mm kalınlığında levhalar haline getirilmesi ve ardından güderiler arasında çok uzun süre tokmaklanması yoluyla elde edilen; yaldızlanacak yüzeye yapıştırılarak uygulanan, sigara kağıdından daha ince altın Ievha. Altın varaklar, her birinde 24 sayfa/varak bulunan defterler halindedir. Altınlanacak yüzey üzerine yapıştırılması için miksiyon, tutkallı su ya da yumurta akından yararlanılır; üzerine zermühre sürülerek parlatılır.

ARŞIN: Ölçülen nesnenin türüne veya hangi bölgede kullanıldığına göre boyutu değişen ve ''parmakların ucundan omuza kadar olan'' uzunluğu temsil ettiği varsayılan eski bir uzunluk ölçüsü. Osmanlılarda, çarşı-pazarlardaki çeşitli kumaş ölçümlerinde Çarşı arşını (68 cm), Endaze (65 cm), Halep arşını ( 68 cm) ve mimarlıkla ilgili ölçümlerde Mimar arşını/Zira-i mi- mari/Zira-i benna (75,8 cm) adı verilen değişik türleri kullanılmıştır. Arşınlar demir, çelik, ahşap gibi malzemelerden oymalı ve bezemeli olarak yapılır, üzerlerine parmak bölüntüleri işaretlenirdi.

AŞI BOYASI: 1-Koyu kırrnızı renk. 2-Demir oksidin kaolenle karışık şekli olarak doğada hazır bulunan turuncu veya kırmızı-pembe renkli, plastik kil niteliğinde bir toprak çeşidi. 3-İçine karışan demir hidroksitli mineral pigmentlerinin oranına göre pas sansı, kızıl veya koyu esmer renkleri olabilen ve ''aşıtaşı''ndan elde edilen doğal toz boya. Bu kırmızı toprak boya çeşitleri halk arasında ''Acem kırmızısı'' ya da yanlış olarak ''demir sülyeni'', ''demir zencifresi'' gibi adlarla da anılır. 4-Kırmızı toprak boyaların su veya tutkallı suya pigment olarak katılmasıyla elde edilen ve özellikle ahşap evlerin cephe kaplama tahtalarını yağmur ve kirlilikten korumak için kullanılan sıvı boya. Aşıboyasına demir oksit katılarak kahverengi ve morumsu renkler de elde edilebilir.

AVADANLIK : Dülger, neccar, marangoz, kurşuncu... gibi İnşaat işçilerinin kullandıkları aletlerin takımı.

AYNA = AYNATAŞI : Eski evlerde veya sokak çeşmelerinde musluğun takıldığı, çoğunlukla mermer ve bezemeli olan düşey taş.

BİNİ: Kapı, pencere, dolap kapaklan kapandığında kalan aralığı örtmek amacıyla kanatların kenarına çakılan ve Osmanlı döneminde çoğunlukla bezemeli olan çıta. Özellikle kündekari kapaklarda boydan boya aynı biçimde devam ettirilmeyip farklı kesitlerin geçiş bölgeleri ve ön yüzüne, pahlı ya da eğrisel oymalarla oluşturulan ilginç bezemeler yapılmıştır.

ÇİÇEKLENME: malzemenin içinde bulunan tuzların, bazı etkenler sonucu dış yüzeye çıkması sonucunda oluşan lekeler.

ÇİNKO BEYAZI : Çinko oksit; başka pigmentlerde ışık etkisiyle rengin uçmasını önleyen ve zehirli olmayan, ''Çin Beyazı'' da denilen bir boyarmadde. Çok beyaz ve incedir, örtücü gücü az olmasına karşın kararmayan bir dayanıklılığı vardır.

DONME DOLAB TAKIMI: Dönme dolap Eski Türk evlerinde, büyük konaklarda erkeklerle kadınların birbirini görmeksizin yemek ve eşya alıp vermesi için haremle selamlık arasındaki duvarda yapılan; bir bölümü raflı, uzunca ve bir eksen etrafında çevrilen dolaplara denir.

EDİRNEKARİ: Tahta üzerine boya ve altın yaldız ile yapılan laklı veya laksız nakışlar. 14.yüzyıldan 19.yüzyıl ortalarına kadar bu tarzda bezenmiş tavanlar, ahşap duvar kaplamaları, kapılar, dolap kapaklan ile saat, sandık, çekmece, raf ve çeşitli küçük eşyalar üretilmiştir. Boyaları çok sağlam, işleme tarzı çok ustalıklı olan bu nakışlarda genellikle yeşil ve kahverengi içinde kırmızı çiçek motifleri ve parça parça sarı renkler bulunur. Edirne'de yapılan çekmecelerin içine yaldızla tuğralar ve çeşitli süsler işlenmiştir.

GERGİ DEMİRİ : Kemerlerin açılmasını engellemek için kullanılan; başlığın bittiği kotta sütunu duvara ya da diğer sütunlara bağlayan demir çekme çubuğu.

HORASAN: l-Kırılmış-öğütülmüş tuğla, kiremit, çömlek vb. pişmiş kil kökenli "agrega'' malzeme. içindeki tuğla, kiremit tanecikleri bazen nohut büyüklüğünde, bazen de elekten geçecek ince bir toz halinde olabilir ve taneciklerin boyutuna göre ince horasan, kaba horasan olarak adlandırılır. 2-Horasan'ın kireç ve su (bazen de kum) ile karıştırılmasıyla elde edilen ve eskiden çimento yerine kullanılan dayanıklı bir örgü harcı.

KAKMA : Taş, metal, ağaç veya kaplama yüzeylerine yapılan oymalara, ince levha biçiminde renkli ve daha değerli gereçleri gömerek yapılan süsleme. Kakma yapılacak yüzey ve gömülecek malzemenin kompozisyonunda pek çok seçenek kullanılmıştır. Örneğin taşın içine renkli mermer, abanoz üstüne sedef veya bağa, ceviz üstüne fildişi, kemik, tahta ya da demir üstüne altın veya gümüş parçalar, gümüş ya da altın eşya üstüne değerli taşlar gömülerek yapılan kakma işler vardır. Osmanlı mimarlığında, özellikle kündekâri tekniğindeki minberler, kürsüler, kapı, pencere ve dolap kapaklan üzerine sedef ve fildişi kakma yöntemi

KAPİLARİTE: gözenekli malzemelerin kılcal boşluklarından suyun yükselmesi

KENET: Taşların birbirine -veya varsa- arkadaki duvara yatay yönde eklenmesinde kullanılan, iki ucu kıvrık, 5-8 mm kalınlık, 50-60 mm genişlik ve 20-30 cm uzunlukta, yatay demir çubuk. Bağlanacak taşların boyutuna göre kenet büyüklükleri de değişir. Çoğunlukla demir lamaların çatal, kuyruklu vb. şekillerde bükülmesiyle yapılır. Ekin sağlamlaştırılması için, taşta açılan oyukların içine giren bu kıvrık uçların üzerine kurşun dökülür. Taşların birbiriyle bağlantısını sağlayıp duvarı güçlendirme işlevine sahip olan kenetler, diğer yandan da önemli bir tahribat nedeni olmaktadır. Rutubet etkisiyle paslanıp şişerek taşlan çatlatmakta, çatlaklardan giren yağmur suları da kenetleri çürüterek taşların ayrılmasına neden olmaktadır.

KULLAB = GÜLLAP : İki uzun demir parçanın ortasından birbirine geçerek kıvrılması, eklem noktasından sonra da yan yana gelerek çift katlı bir kesit oluşturması şeklinde yapılan ve uçlara doğru sivrilen, demircilerin yaptığı bir tür menteşe. Geleneksel Türk evlerinin kapı, pencere ve dolaplarında kapağın kasaya tutturulması ile açılıp kapanmasını sağlamak amacıyla kullanılır. Genellikle, ahşap kesitine açılan bir delik içine yerleştirilerek çakılır ve arka yüzeye çıkan uçlan iki yana yatırılıp -çıkıntı yapmaması için- tekrar tahtaya gömülür. Parçalan, (güllap haline getirilmeden) tek olarak da -içine halka yerleştirilmiş bir tesbit elemanı gibi- yaygın şekilde kullanılmıştır. Bu elemanı, çakma ahşap kapılardaki halkalı demir kabaralar veya metal rozetleri, merkezlerinden kapağa çakan iri başlı bir çivi gibi düşünmek mümkündür.

KÜFEKİ TAŞI: Yüzyıllardan beri İstanbul ve Trakya'nın yapı taşı gereksinimini karşılayan; "lümaşelli kalker'', "maktralı kalker'' ya da "Bakırköy taşı'' adlarıyla da bilinen; deniz kabuklarının -çoğunlukla da istiridye kabuklarının- oluşturduğu bir kalker. Açık bej-beyaz tonlarında, ince taneli ve kumlu görünümde, kolayca çizilebilir, kopma ve kesme özelliği çok yüksek, kompakt bir kayaçtır. Bileşimindeki karbonat oranı yüksek olduğu için, asitle reaksiyonunda hızlı bir köpürme izlenir. Bol fosilli, boşluklu, kalsit özellikli bir dokusu vardır. Diğer önemli bir özelliği, doğadan çıktığı anda her türlü işleme uygun olması ve kolay işlenmesi; havayla temastan sonra ise bünyesine karbon dioksit alarak ikincil bir hidratasyonla sertliğinin artması, dayanıklılık ve güç kazanmasıdır. Su içinde bulunduğu durumlarda da özellikleri değişmez. Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde genellikle Bakırköy çevresindeki (Yeşilköy Havalimanı, Bakırköy, Sefaköy, Yeşilköy , Şirinevler, Merter ve çevresindeki yerleşim alanları altında kalan) ocaklardan elde edildiği için daha çok "Bakırköy taşı'' denilen küfekinin üretimi -oldukça sınırlı olmakla beraber- bugün de sürdürülmektedir. Küfeki taşı, Sinan ve diğer Osmanlı mimarlarının eserlerinde daima ana yapı malzemesi olmuş; kaba işlenmişlikten kesme taş ve yoğun bezemeli düzeye kadar değişik, zengin bir kullanım alanı bulmuştur. Yalnızca örgü ve dış cephe malzemesi olarak değil, iç mekanlarda, döşeme kaplamalarında, kemerlerde, portal, mihrap ve minberlerde de kullanılmıştır. Süleymaniye Külliyesi yapımı sırasında Haznedar köyü yakınlarındaki Mehmet Paşa ve Lütfü Paşa Çiftlikleri civarında bulunan devlet taş ocaklarının işletildiği bilinmektedir.

KÜNDEKÂRİ: Kürsü ve minber tablaları yahut önemli kapı, pencere, dolap kapaklan... gibi elemanların yapımında kullanılan, küçük ahşap tablalar ve profilli çıtaların -geometrik bir bezeme oluşturacak şekilde- geçmeli olarak birbirine birleştirilmesi tekniği; bu teknikle üretilen yapı elemanı. Tablaların lifleri birbirine ters olarak yerleştirildiği ve biri ötekinin nem ve sıcaklıktan dolayı çalışmasına engel olduğu için, kündekâri tekniğindeki kanatlar düzlüklerini yüzyıllarca korur ve hiç çarpılmazlar.

MALAKÂRİ: Osmanlı mimarisinde kubbe, tavan veya duvarlara yapılan alçı kabartmalı ve renkli süsleme tekniği; mala ile yapılan alçı süsleme. Bu bezeme genellikle turuncu veya kırmızı bir zemin üzerinde beyaz olarak bırakılıp araları boyanır ve bazen, belli yerlerine, çini parçalan konurdu. Alçı kabartmaların yüksekliği 1 cm'den azdır ve bu kadar alçak olduğu için çoğunlukla uzaktan algılanmayıp kalemkâri sanılır. Mala gibi küçük bir aletle yapıldığı için bu adı almıştır.

MISKALA / SAYKALA : Madenleri parlatmak, perdahlamak için kullanılan; ucu yassı ve yuvarlak, uzunca, kalem gibi madeni bir çubuktan ibaret olan alet. Daha çok hakkak ve kuyumculara özgü olan bu araç mimaride de yaldızla yapılan tezhiplerin bazı kısımlarının donuk kaldığı ve parlatılması gerektiği durumlarda kullanılır. Bir maden üzerine sürüldüğü zaman, yüzeyindeki pürüzleri ezerek parlatır ve bu işleme ''mıskalalamak'' denir.

MUKARNAS: (Yakut Türkçesinde çıkıntı, burun) düşey bir yüzeyden, üzerinde bulunan daha taşkın bir yüzeye geçmek ve ona bindirmelik görevi yapmak için taş veya tuğladan küçük prizmalar şeklinde, birbiri üzerine oturan bindirmeliklere verilen ad, istelaktit. Sinan çağında bunlara tekil olarak mukarnas, çoğul olarak da mukarnesat denirdi. Karnasın çeşitli bölümlerine asaba, pah, badem, peş, kanat, yırtmaç, diş, püskül gibi adlar verilmiştir.

ORGANİK MALZEME: hayvansal yada bitkisel kökenli malzeme; ahşap, kağıt, deri, fil dişi vb.

ÖKÇE: Osmanlı döneminde kündekâri kapı, pencere ve dolap kapaklarını duvara bağlamak için menteşe kullanılmaz, kanatların altında ve üstünde bulunan millerden yararlanılırdı. Üstte genellikle kanada ayrı bir mil takılmaz; serenin ucunda kendinden soyma silindirik bir parça bırakılıp bu parça tavana açılan oyuğa girer; dönme hareketiyle ahşabın taşa çarpıp aşınmasını önlemek için de oyuğun içine demir, pirinç vb. madeni bir silindir yerleştirilirdi. Altta ise, döşeme taşına açılan kare veya dikdörtgen bir oyuğun içine aben-i ökçe yerleştirilir, etrafına kurşun dökülerek zemine tesbit edilir. Kanadın altında ökçe adlı koni biçiminde demir bir mil vardır. Bu konik milin sivri ucu demirin üstündeki oyuğa oturtularak kanadın rahatça dönmesi, açılıp kapanması sağlanır.

REVZEN : Eski evlerde ve saray, cami, türbe gibi yapıların alt sıra pencereleri üzerindeki ikinci sırada bulunan süslü pencere; kafa penceresi. Farsçada pencere anlamına gelen ''rovzen" sözcüğü, Osmanlılarda ''revzen" ya da ''revzen-i menkuş=nakışlı pencere" biçimine dönüşmüştür. Hava almak için açılıp kapanması gereken alt pencereler sade cam ve ahşap doğramalı, üst sıradakiler ise sabit ve alçı kayıtlıdır. Revzenler, renkli camlarla çeşitli desenler oluşturulan bir bezeme panosu gibi tasarlanır ve mekana hoş bir aydınlık verirler. Seçilen desenin uygulanması için, renkli camların arasına alçı kayıt dökme işinde lüleci çamurundan faydalanılır. Tahta bir taban üzerine, camların formunda çamur parçalan yerleştirilerek kompozisyon oluşturulur. Camlar bitmiş formundan biraz büyük kesilerek çamur parçalan üzerine oturtulur ve üzerine alttaki ile aynı biçimde bir kat çamur daha yerleştirilir. Böylece camlar iki çamur tabakası arasında kalır ve kenarları kayıt boşluklarına doğru taşmış olur. Çamur adacıkları arasındaki kanallara alçı dökülerek -camların kenarlarını içine alacak şekilde- kayıtlar yapılır. Döküm pürüzleri ve kusurlar, çakı ile temizlenerek düzeltilir. Yüksekteki pencerelerde yer alan küçük şekilli bezemelerde, aşağıdan bakıldığı zaman alçı kayıtların kalınlığı nedeniyle örgenin tam olarak görünmesi engelleneceği için, kayıtların eğimli dökülmesi gerekir. Bunun için çamur tabakasının kenarları, önceden, istenen eğimde kesilir. Revzenlerde, oldukça küçük örgeli kompozisyonlar yer aldığından dolayı, alçı kayıtlar çok incedir ve dış etkilerle çabuk bozulur. Önlem olarak, ince nakışlı camın duvarın iç yüzüne takılması ve dışa daha basit örgeli, kalın kayıtlı ikinci bir revzen takılarak içtekinin korunması düşünülmüştür. Birinci türdeki panolara ''içlik'', dışa takılan ikinci türdekilere ''dışlık'' denir. Osmanlı dini mimarisindeki dışlıklarda genellikle yuvarlak, eliptik ve ''filgözü'' adı verilen biçimlerde kayıtlar kullanılmıştır. Bazen alt sıra pencerelerin üzerindeki kemerlerin içi de pencere boşluğu gibi ele alınmış ve (diğer kafa pencerelerinde olduğu gibi) mavi, kırmızı, san, turuncu, mor, yeşil camlı içliklerle, bir bezeme panosu gibi tasarlanmıştır.

REZE/REZZE: Kapı, pencere, dolap kapaklarının tutturulması, açılıp kapanması ve kilitlenmesinde kullanılan, demircilerin yaptığı çeşitli türdeki menteşe ve kilitlerin genel adı. a-Kapı ve dolapları içeriden-dışarıdan açıp kapamaya yarayan ve başparmakla basılarak işletilen mekanizma. b-çift kanatlı kapılarda her zaman açılmayan kanadı ait ve üst eşiklere sabitleyen demir sürgü. c-Kanatlan söveye ya da duvara asmak için kullanılan ve kapağa çakılan elemanı uzun bir demir lama şeklinde olan menteşe. d-Sokak kapısını içeriden kapatmaya ya da gerektiğinde asma kilit asılarak kilitlemeye yarayan çengelli demir düze- ek... gibi türleri vardır.

RUMi : Birbirine bağlı kıvrımlı dallar ve uçlarındaki yarım palmet biçimli yapraklarla oluşturulan; Türklerin Orta Asya'dan beri kullandıkları ve Anadolu Selçuklularının üsluplaştırmaya başladıkları hayvan figürleri, filiz ve yaprakların Osmanlı döneminde daha çok stilize kompozisyonlara dönüştüğü bir süsleme biçimi; bu tür süslemenin ana örgesi. 15.Yüzyıldan sonra rumiler aşırı bir stilizasyonla hayvan figürlü görünümlerinden tümüyle uzaklaşmış, kökeni algılanmayacak şekilde, tüm süsleme alanlarında kullanılan farklı bir dekoratif karakter almıştır. Simetrik düzenlemelerle ya da eğrisel ve spiral doğrultulara aynı yönde yerleştirilerek kullanılan rumiler, başka tür örgelerin de yer aldığı süslemelerde daima kendi doğrultusunda devam ederek diğerlerine karışmaz. Birden çok rumi örgesine yer verilen kompozisyonlarda ise her biri ayn tür gibi yorumlanarak birbirilerini kesmezler. Çizim özelliklerine göre sade, dilimli, tepeli, hurde, piçide/sencide veya sarma, kanatlı gibi değişik isimler alır

SEDEF/SADEF: Minber, kapı, dolap kapağı, sandık, rahle...vb. ince marangozluk ürünü eşyaların kakma bezemelerinde kullanılan; inci çıkarılan istiridye kabuklarının iç yüzündeki parlak madde. Ceviz, meşe, abanoz gibi ahşap yüzeylerin oyulmuş kısımlarına sedeften kesilmiş parçaların yapıştırılması için tutkaldan daha iyi bir yapıştırıcı olarak ''dövülerek çok ince toz haline getirilmiş istiridye kabuklarının yumurta akıyla macun haline getirildiği'' bir karışım tercih edilmiştir. Mimar Sinan ve Mehmed Ağa gibi ünlü Osmanlı mimarları, eğitimlerinin başlangıcında sedef kakma işlerini öğrenerek ''sedefkâr'' olmuşlardır.

SOMAKİ : Küçük siyah benekli, koyu kırmızı ya da yeşil renkli, iyi cilalanabilen; sütun ve trabzan yapımında kullanıldığı bilinen, mermer görünümünde, ancak magmatik kökenli ve çok sert bir taş olan porfır.

TUZLANMA: gözenekli malzemelerin içerdiği tuzların suyla birlikte yüzeye taşınması ve suyun buharlaşması sırasında yüzeyde tuz kristallerinin oluşması.

ÜSTÜBEÇ : Pigment olarak beyaz boya yapımında, boyaların yoğunluğunu arttırmada yahut günümüzde- yağlıboya ve (dış hava etkisine açık dar yarık ve çatlakları doldurmak amacıyla tutkal ve tebeşir tozu ile üretilen üstübeç macunu gibi) macunlarda dolgu gereci olarak kullanılan; beyaz renkli ve çok örtücü bir madeni tozun genel adı.

ZENBEREK: Çevirmeye ve sıkıştırmaya yarayan demir yay. Kapı veya dolap kanatlarını kapalı tutup gerektiğinde açmaya yarayan ve ”çarpma” adı da verilen bu demir düzenek.

ZIVANA: Sütunla başlık ve altlığını birbirine bağlamakta ya da minare örgüsünde olduğu gibi taşların üst üste eklenmesinde kullanılan; günümüzde ''saplama'' adı da verilen kare kesitli, kalın ve başsız bir çivi şeklinde yahut yassı ve uçlara doğru genişleyen formda; kenet gibi kurşunla tesbit edilen demir yapı ögesi. Osmanlı mimarlığında bütün taşlarda zıvana bulunduğu söylenemez, ancak belli bazı yerlerde -özellikle-duvar köşelerindeki, ayaklardaki ve kemer aksı doğrultusundaki taşların düşey yönde eklenmelerini sağlamak amacıyla kullanılmıştır.

Kaynaklar; Neslihan Sönmez, Doğan Kuban, Celal Esad Arseven

KARAYOLLARI TANIMLARI