şantiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şantiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Nisan 2008 Salı

dış cephe kaplamaları ve ekofiks

strafor (köpüğümsü bir alaşım) monte ve şekil verileceği yere göre şekillendirilip kesilir.duvara monte edilecek taraflarına harç sürülüp file ile giydirilir.bundan sonra ekofiks ile montajı yapılır.duvara yapıştırıldıktan sonra 10 luk dübel ve ardından düzgün bir şekilde kaplaması (kalekim) çekilir. bu işlemlerden sonra eleman, boya ve badana işi için hazır haldedir.

poligonlar komple olarak dış cephede ısı ve ses yalıtımı için de kullanılabilir.dış cepheye geçirmeli olarak takılır ve dübelleri atılır.

ekofiks de straforları dış cepheye yapıştırmada kullanılan bir malzemedir ve kullanımı şu şekildedir:

-seramik kaplanacak yüzeyler toz, kir, yağ vb. den arındırılmalı ve düzgün olmalıdır.

-emici yüzeylerde çalışırken yüzy hafifçe ıslatılmalıdır.

-yaklaşık 6-7 lt. suya, torba içerisindeki ekofiks yavaş yavaş boşaltılarak düşük devirli
mikser veya mala ile toprak kalmayacak şekilde iyice karıştırılmalıdır.

-ekofiks harcı 10 dakika dinlerndirildikten sonra uygulama öncesinde tekrar karıştırılmalıdır.

-ekofiks harcı yüzeye uygulanıp seramik ebatlarına göre belirlenmiş işli mala ile taraklanmalıdır.

-seramikler taraklanan ekofiks harcı üzerine 10 dakika içerisinde döşenmelidir.

-hazırlanan ekofiks harcı üç saat içinde kullanılmalıdır.

-derzleme işlemi en az 24 saat sonra yapılmalıdır.

-uygulama sıcaklık aralığı +5/+35 santigrat derece olmalıdır.

-orjinal ambalajında 8-10 kat istifle 6 ay saklanabilir.

Çürük binalar için müthiş buluş


Yaşanan depremlerde apartmanların iskambil kağıdı gibi devrildiği Türkiye için ABD'den müthiş haber. Betona enjekte edilen bir bakteri yumuşak toprağı kayaya çevirebiliyor.
Amerikalılar çürük zemine çare buldu. Türkiye gibi deprem kuşağında yer alan ve ne yazık ki üfleseniz yıkılabilecek kadar dayanıksız binalarla dolu olan bir ülkede yaşadığımız için, bu gelişme elbette çok dikkatimizi çekti.

Yaşadığımız korkunç depremlerde yan yana dizilmiş iskambil kâğıdı gibi devrilen binaların birçoğunun zemininde sıvılaşma problemi olduğu ortaya çıkmıştı. Çünkü binalar deprem hattında olup olmadıkları araştırılmadan inşa edilmişti. Üstelik binaların temelleri de apartman değil çadır dikiliyormuş gibi atılmıştı.

Ve muhtemel bir depremde domino taşlan gibi yıkılabilecek yüz binlerce bina var hâlâ. Amerikan Davis Kaliforniya Üniversitesi araştırmacılarının keşfettiği 'baciilus pasteurii' adındaki bakteri ise taşıdığı özellikler nedeniyle Türkiye için bir umut ışığı niteliğinde. Bu bakteri, enjekte edildiği yerde kendiliğinden kalsit (kalsiyum karbonat) üreterek toprak yapısındaki boşlukları dolduruyor ve yekpare bir zemin oluşturabiliyor. Yani uzun sözün kısası çimento etkisi yaratan bakteri, yumuşak toprağı sert bir kayaya çevirebiliyor!

Bakteri yeraltında doğal olarak bulunuyor ve yeraltı sularını olduğundan daha alkalik yapmasıyla biliniyor. haber7
Kalsiyum ve karbonatın birleşerek kalsiyum karbonat kristali formu alması için suda erimesi gerekiyor. Bakteri bunları önce erimeye zorluyor, ardından da ortaya çıkan doğal çimentoyu iyice sıkılaştırarak adeta beton haline getiriyor.

'Baciilus Pasteurii'nİn en güzel tarafıysa inşaat sırasında zemine birçok noktadan özel aletlerle yayılabilmesinin yanı sıra, tıpkı aşı gibi bitmiş binaların zeminine de enjekte edilebiliyor olması.

Bakterinin beton aşısı olarak kullanılmasının mucidi Jason DeJong Yeni Aktüel'e yaptığı açıklamada, toprağın yapısını bozmayan bu doğa dostu yöntemin bilinen tüm zemin güçlendirme yöntemlerinden, kimyasal yöntemler dahil, daha ucuz olduğunu söylüyor.

Ama tüm ısrarlarımıza rağmen fiyat söylemekten de kaçınıyor. Deneyi deprem simulasyon cihazıyla laboratuar ortamında yapılan ve ABD Ulusal Bilim Vakfı'nca finanse edilen araştırmanın adı, Türkçe'ye "Mikrobik yolla harekete geçirilmiş kalsit çökeltisi" diye çevirebileceğimiz "Microbially Induced Calcite Precipi-tatİon", yani MICP.

Mikrop, biraz oksijen ve besin

Jason DeJong'dan aldığımız bilgilere göre, bu teknik ABD'de özellikle antik değeri olan heykellerin içindeki boşlukları ve dışındaki yarıkları kapatmak için zaten kullanılıyor. Bilim adamları da tekniğin bina temellerinde de uygulanabileceğini düşünerek başlamışlar bu projeye. Tabii birkaç küçük farkla. Kalsiti güçlendirmek İçin İçine oksijen ve bazı besin değerleri de katmışlar.

Projenin hedefi ise deniz kıyısında kumsal araziye inşa edilen binaları depreme karşı dayanıklı hale getirmek. Bu arada hemen belirtelim, dışarıdan enjeksiyonla zemin yapısındaki boşlukları doldurma fikri de Amerika'da ilk değil. Jason DeJong daha Önce de birtakım kimyasallarla bu işlemin yapılabildiğini söylüyor.

Ama kimyasallar tahmin edilebileceği gibi su ve toprakta toksik maddeler bırakıyor. Geçen on yılda jeosentetik malzemelerin ve sulu harç kullanımının dramatik bir şekilde tığını belirten Jason DeJong "Bu malzemeler yeraltı sularına ve toprağa ciddi toksik zararlar veriyor, örneğin harcın içindeki malzemeler topraktaki PH (iletkenlik ve yumuşamayı arttıran asitlenme) seviyesini suni olarak yükseltiyor" diyor. Bu da doğanın dengesinin bozulması ve küresel ısınmanın yakıcı gündem maddesi olduğu bir zaman diliminde tercih edilen bir yöntem olmamalarını getiriyor beraberinde. Bu nedenle Amerika'da artık biyolojik çalışmalar ile geoteknik gelişmeler birbirini takip ediyor.

DeJong "20. yüzyıla dönüp bakarsanız önce mekanik mühendisliğin, ardından da kimya mühendisliğinin geldiğini görürsünüz. Şimdi ise biyolojinin her zaman önemli bir yeri olacağını anlamış bulunuyoruz" diyor. Trilyonlarca mikrop olduğundan söz eden DeJong "Toprağın her karesinde sa¬yılamayacak kadar çoklar. Onları organize etmeyi başarırsak, bizim İçin faydalı işler yapabilirler" diyerek sürdürüyor sözlerini.

Yeni milenyumun bilimi

Kaliforniya Üniversitesi Toprak Etkileşimleri Labo-ratuvarı'nda çalışmalarını sürdüren Jason DeJong, "Geoteknik mühendisleri kısa bir süre öncesine kadar biyoloji ile geoteknik arasındaki önemli bağı reddediyordu, ikisi arasındaki bağın önemi yeni yeni keşfedilmeye başladı" diyor

6 Nisan 2008 Pazar

KALIPLAR




Tünel kalıpları:
Zemin altında geçit sağlamak amacı ile oluşturulan boşluklara tünel denmektedir. Genellikle eğrisel kesitli oluşturulurlar. Tünel betonlarını dökebilmek için teşkil edilen bu kalıplar özelliği olan kalıplardır. Çünkü kalıbın kemer ekseni boyunca hareket ettirilebilmesi, donatı ve beton dökülmesi için ayarlamalara ihtiyaç duyulması nedeni ile bu tür kalıplar mühendislik çalışması gerektirebilir. Kalıbın hidrolik ve mekanik elemanlarla oluşturulması gerekebilir.

Tırmanan kalıp:
Yüksekliği fazla olan yapılarda zeminden itibaren kalıp iskelesi oluşturmak yerine kalıbın, yapının üretilen kısmına taşıtılmasını esas alan bir kalıp şeklidir.
Kalıp yapılırken içine belli aralıklarla plastik borular konulur ve içlerine blonlar yerleştirilir. Kalıp yukarılara alındıkça bu blonlar sökülür ve tekrar kullanılır. Kalıbı yapılan elemanda boru nedeniyle kalan boşluklara daha sonradan çimento enjekte edilmesi gerekir.

Kayan kalıp:
Kesintisiz beton dökmek gerektiği durumlarda uygulanan kalıp sistemidir. Üretilecek elemanın kesitine göre teşkil edilen kalıp belirli bir hızla yukarıya çekilir ya da kriko vasıtasıyla yukarı kaldırılır. Bu hıza uygun olarak da beton dökümünün kesintiye uğramadan devam etmesidir. Betonun prizini alması gerekli ve betona priz hızlandırıcı katmak gerekmektedir.

Tünel kalıp:
Duvarların da betonarme perde şeklinde yapıldığı binalarda döşeme ve duvarların betonlarının aynı anda dökülmesine olanak verecek şekilde tasarlanan kalıp sistemidir. Ahşap ve çelik takviyeli olarak karma bir şekilde üretilen bu kalıplar daha çok, boyutları birbirine yakın ya da aynı yapı elemanlarının fazlaca olduğu yapılarda kullanılırlar.

Kemer kalıpları:
Kemer yaylarının muntazam teşkil edilebilmesi için kalıbının daha titiz hazırlanması gerekir. Kemer kalıplarında yüzey ve taşıyıcı elemanlar, ilke olarak diğerlerine benzemekle beraber teşkilinde bazı farklılıklar vardır.

Kalıp yapımında uyulacak genel ilkeler:
- kalıp içi ölçüsü üretilecek elemanın dış ölçüsüne uygun ve şekli eleman geometrisinde olmalıdır.
- taze beton, oluşabilecek ilave yüklerin basınç ve dinamik etkilerini karşılayabilecek sağlamlıkta, deforme olmayacak rijitlikte olmalıdır.
- ekonomik olmalıdır. Kalıbın ekonomik olması için daha yapının projelendirilmesi aşamasında eleman boyutlandırılırken kalıp faktörü göz önünde tutulmalı ve kalıp yöntemi düşünülürken pratik ve ekonomik olan şekiller seçilmeye çalışılmalıdır. Aynı işlerde kullanılacaksa veya yapı içinde aynı tür eleman sayısı fazla ise portatif kalıp tercih edilmeli.
- birçok kez kullanılacak kalıp elemanları, her kullanımdan sonra iyi temizlenmeli ve düzgün istiflenmelidir.
- kalıp alınma süresi, yapılan elemanların çeşidi, kullanılan çimento cinsi dikkate alınarak belirlenmelidir. İlgili teknik elemanın talimatı olmaksızın kalıp sökülmesine izin verilmemelidir. Sıcaklığın 0 C derecenin altına düşmesi halinde kalıp alma süresi uzatılmalıdır.
- beton dökülmeden önce kalıp ıslatılmalı, gerekiyorsa yağlanmalıdır.

Bu bilgiler prof.dr.M.Emin Öcal hocamızın ders notlarından aktarılmıştır.

İSKELE ÇEŞİTLERİ




Sıvacı – cephe iskelesi:
Yapıların içinde ve dışında duvarların sıvanması amacıyla kurulan iskelelerdir.

Sehpa iskele:
Genellikle bina içerinde yapılacak boya, badana ve tamirat işlerinde kullanılan iskelelerdir. İnşaatlarda bu iskelelere sıpa da denilmektedir.

Çıkma iskele:
Çok katlı yapılarda bina cephesi veya saçakta yapılacak tamirat işleri için zeminden itibaren iskele kurmak yerine o cepheye açılan pencerelerden çıkartılarak oluşturulan iskele şeklidir.

Asma iskele:
Üstteki taşıyıcılara asılmak suretiyle düzenlenen iskelelerdir. Bina bittikten sonra uygulanacak iskele şeklidir. Bu iskelelerde askı elemanlarının ve taşıyıcı elemanın yeterince sağlam şekilde düzenlenmesi ve tutturulmasına özellikle dikkat edilmelidir. Bu iskelelerin çalışan kişilerin iskeleyi düşey doğrultuda hareket ettirmelerine olanak sağlayacak mekanizmalarla donatılması da mümkündür. Ayrıca yüksek binalarda dış cephelerin zaman zaman temizlenmesi, tamiratların yapılması için bina üzerinde kalıcı iskeleler de düzenlenmektedir.

Rampa iskele:
Yüksekliği fazla olmayan yerlere yürüyerek veya araçlarla ulaşmak amacıyla kullanılan iskele şeklidir.

Portatif iskeleler:
Bu iskelelerin elemanları özel biçimde boyutlandırıldığı ve bağlantı sistemleriyle tutturuldukları için söküm ve takımları çabuk olmaktadır. Ancak bağlantı parçalarındaki aşınma veya bozulmanın neden olacağı iş kazalarından korunmak için zaman zaman gözden geçirilmeli ve gerekli iyileştirmeler yapılmalıdır.

İskele yapılırken dikkat edilecek hususlar:
- iskele taşıyıcı elemanlarının kesit ölçüleri, uzunlukları ve aralıkları kullanım amacına uygun saptanmalı
- ahşap kullanılacaksa sık dokulu, çıralı olmalı, büyük budakları olmamalı; metal iskelelerde bağlantı elemanları aşınmamış olmalıdır.
- iskele mutlaka binaya tutturulmalı, çaprazlar ve takviyelerle yeterince sağlamlaştırılmalıdır.
- iskele genişliği 80 cm den az olmamalı, yüksekliği ise en az 180 cm olmalıdır.
- kuşak, korkuluk ve takviyeler mümkün olduğunca dikmelerin iç yüzüne çakılmalıdır.
- dikme aralıkları kullanılan malzemeye göre belirlenmeli, ancak ahşap iskelelerde 2.5-3 cm olmalıdır.
- iskele bitmeden üzerinde çalışılmamalıdır.
- çakma, sökme ve çalışma esnasına mutlaka baret ve emniyet kemeri kullanılmalıdır.
- çalışma zemininden itibaren 90 cm yükseklikte yapılmalıdır.
- cadde kenarlarına yapılacak iskeleler için yerel idarelerden izin alınmalı, yoldan geçenlerin güvenliğini sağlayacak önlemler alınmalıdır.
- uzun süreli çalışmalar ve kötü hava koşullarından sonra iskele gözden geçirilmelidir.

İSKELE METRAJI NASIL YAPILIR
YÜKSEKTE ÇALIŞMA TALİMATI

KARAYOLLARI TANIMLARI