15 Nisan 2008 Salı

Çürük binalar için müthiş buluş


Yaşanan depremlerde apartmanların iskambil kağıdı gibi devrildiği Türkiye için ABD'den müthiş haber. Betona enjekte edilen bir bakteri yumuşak toprağı kayaya çevirebiliyor.
Amerikalılar çürük zemine çare buldu. Türkiye gibi deprem kuşağında yer alan ve ne yazık ki üfleseniz yıkılabilecek kadar dayanıksız binalarla dolu olan bir ülkede yaşadığımız için, bu gelişme elbette çok dikkatimizi çekti.

Yaşadığımız korkunç depremlerde yan yana dizilmiş iskambil kâğıdı gibi devrilen binaların birçoğunun zemininde sıvılaşma problemi olduğu ortaya çıkmıştı. Çünkü binalar deprem hattında olup olmadıkları araştırılmadan inşa edilmişti. Üstelik binaların temelleri de apartman değil çadır dikiliyormuş gibi atılmıştı.

Ve muhtemel bir depremde domino taşlan gibi yıkılabilecek yüz binlerce bina var hâlâ. Amerikan Davis Kaliforniya Üniversitesi araştırmacılarının keşfettiği 'baciilus pasteurii' adındaki bakteri ise taşıdığı özellikler nedeniyle Türkiye için bir umut ışığı niteliğinde. Bu bakteri, enjekte edildiği yerde kendiliğinden kalsit (kalsiyum karbonat) üreterek toprak yapısındaki boşlukları dolduruyor ve yekpare bir zemin oluşturabiliyor. Yani uzun sözün kısası çimento etkisi yaratan bakteri, yumuşak toprağı sert bir kayaya çevirebiliyor!

Bakteri yeraltında doğal olarak bulunuyor ve yeraltı sularını olduğundan daha alkalik yapmasıyla biliniyor. haber7
Kalsiyum ve karbonatın birleşerek kalsiyum karbonat kristali formu alması için suda erimesi gerekiyor. Bakteri bunları önce erimeye zorluyor, ardından da ortaya çıkan doğal çimentoyu iyice sıkılaştırarak adeta beton haline getiriyor.

'Baciilus Pasteurii'nİn en güzel tarafıysa inşaat sırasında zemine birçok noktadan özel aletlerle yayılabilmesinin yanı sıra, tıpkı aşı gibi bitmiş binaların zeminine de enjekte edilebiliyor olması.

Bakterinin beton aşısı olarak kullanılmasının mucidi Jason DeJong Yeni Aktüel'e yaptığı açıklamada, toprağın yapısını bozmayan bu doğa dostu yöntemin bilinen tüm zemin güçlendirme yöntemlerinden, kimyasal yöntemler dahil, daha ucuz olduğunu söylüyor.

Ama tüm ısrarlarımıza rağmen fiyat söylemekten de kaçınıyor. Deneyi deprem simulasyon cihazıyla laboratuar ortamında yapılan ve ABD Ulusal Bilim Vakfı'nca finanse edilen araştırmanın adı, Türkçe'ye "Mikrobik yolla harekete geçirilmiş kalsit çökeltisi" diye çevirebileceğimiz "Microbially Induced Calcite Precipi-tatİon", yani MICP.

Mikrop, biraz oksijen ve besin

Jason DeJong'dan aldığımız bilgilere göre, bu teknik ABD'de özellikle antik değeri olan heykellerin içindeki boşlukları ve dışındaki yarıkları kapatmak için zaten kullanılıyor. Bilim adamları da tekniğin bina temellerinde de uygulanabileceğini düşünerek başlamışlar bu projeye. Tabii birkaç küçük farkla. Kalsiti güçlendirmek İçin İçine oksijen ve bazı besin değerleri de katmışlar.

Projenin hedefi ise deniz kıyısında kumsal araziye inşa edilen binaları depreme karşı dayanıklı hale getirmek. Bu arada hemen belirtelim, dışarıdan enjeksiyonla zemin yapısındaki boşlukları doldurma fikri de Amerika'da ilk değil. Jason DeJong daha Önce de birtakım kimyasallarla bu işlemin yapılabildiğini söylüyor.

Ama kimyasallar tahmin edilebileceği gibi su ve toprakta toksik maddeler bırakıyor. Geçen on yılda jeosentetik malzemelerin ve sulu harç kullanımının dramatik bir şekilde tığını belirten Jason DeJong "Bu malzemeler yeraltı sularına ve toprağa ciddi toksik zararlar veriyor, örneğin harcın içindeki malzemeler topraktaki PH (iletkenlik ve yumuşamayı arttıran asitlenme) seviyesini suni olarak yükseltiyor" diyor. Bu da doğanın dengesinin bozulması ve küresel ısınmanın yakıcı gündem maddesi olduğu bir zaman diliminde tercih edilen bir yöntem olmamalarını getiriyor beraberinde. Bu nedenle Amerika'da artık biyolojik çalışmalar ile geoteknik gelişmeler birbirini takip ediyor.

DeJong "20. yüzyıla dönüp bakarsanız önce mekanik mühendisliğin, ardından da kimya mühendisliğinin geldiğini görürsünüz. Şimdi ise biyolojinin her zaman önemli bir yeri olacağını anlamış bulunuyoruz" diyor. Trilyonlarca mikrop olduğundan söz eden DeJong "Toprağın her karesinde sa¬yılamayacak kadar çoklar. Onları organize etmeyi başarırsak, bizim İçin faydalı işler yapabilirler" diyerek sürdürüyor sözlerini.

Yeni milenyumun bilimi

Kaliforniya Üniversitesi Toprak Etkileşimleri Labo-ratuvarı'nda çalışmalarını sürdüren Jason DeJong, "Geoteknik mühendisleri kısa bir süre öncesine kadar biyoloji ile geoteknik arasındaki önemli bağı reddediyordu, ikisi arasındaki bağın önemi yeni yeni keşfedilmeye başladı" diyor

Hiç yorum yok:

KARAYOLLARI TANIMLARI